27 Kasım 2009 Cuma

Metabolizma Hızlandıran İçecek

HIZLA ZAYIFLATAN DOĞAL İÇECEK


Metabolizma hızlandırıcı ve ödem attırıcı içecek.

Yemeklerden önce ve sonra 1 bardak içilebilir..

Hazırlanışı

1 tatlı kaşığı tane karabiber
1 tatlı kaşığı karanfil
3-4 adet kabuk tarçın1 adet elma
1 adet limon

Hazırlanışı;

3 litre suya limon ve elma kabukları ve çekirdekleri ile iri doğranır, içersine karabiber, karanfil ve tarçın da eklenerek iyice kaynatılır..
Yemeklerden önceve sonra 1'er bardak içilir.

Zayıflatan Yiyecekler Ve İçecekler

ZAYIFLATAN YİYECEK VE İÇECEKLER

1. Salatalık
Düşük kalori ve yüksek su içeren salatalık, formda kalmanızı ve zayıflamanızı sağlar. Bir salatalıkta sadece 45 kalori vardır.

2. Kırmızı üzüm
Bir kasede ortalama 80 kalori içerir, soğuk üzüm tatlı isteğinizi karşılayan mükemmel bir seçenek olabilir.

3. Yaz salatası
Ağırlıklı olarak düşük kalorili yaz sebzeleri içeren yaz salataları, kalori bakımından oldukça düşük ancak doyurucu ve zayıflatıcıdır.

4. Soğuk filtre kahve
Kafein sizi canlandırır.. Kaymaksız süt eklenmiş filtre kahve, kan şekeri seviyenizin normal kalmasına ve metabolizmanızın çalışmaya devam etmesine yardımcı olur.

5. Izgarada pişirilmiş sebzeler
Mantar, soğan, dolmalık biberler, kabak, patlıcan, kuş konmaz gibi sebzeleri ızgarada pişirin. Hem hazırlaması kolay hem de düşük kalorilidir.. Zeyinyağı ile hafifçe yağladığınız sebzeler, tuz eklenerek yenilebilir.

6. Yağsız patlamış mısır
Mısır yağda yapıldığında kilo almanıza neden olabilir. Ancak bir kase yağsız patlamış mısırda sadece 30 kalori ve 2 gr lif bulunur. Bunu yiyerek de zayıf kalabilirsiniz.

7. Yağsız çeşnili yoğurt
Serinlemenin en doğal yolu yoğurt aynı zamanda zayıflamanıza da yardımcı oluyor. Yağsız yoğurdun içerdiği karbonhidrat ve protein uzun süre tok hissetmenizi sağlar.

8. Şekersiz buzlu çay
İlk başta 'şekersiz' tanımlaması size hoş gözükmeyebilir. Kalorisiz doğal içecek buzlu çayınıza taze meyve dilimleri ekleyerek içeceğinizi tatlandırabilir, gecenizi serinletebilirsiniz.

9. Karpuz
Bol bol karpuz yiyin.. Su ve C vitamini bakımından zengin olan karpuzun bir kasesi veya suyu sadece 80 kaloridir.

10. Çorba
Midenizi yeni yapılmış ve biraz soğumaya bırakılmış domates çorbası ile doldurun. Bir kase çorba sadece 50 ila 100 kalori arasındadır.

25 Kasım 2009 Çarşamba

25 Adımda Yağları Yakın

25 ADIMDA YAĞLARI YAKIN

Kilo verme işini gözünüzde büyütmeyin. Kolayca uygulayabileceğiniz bu yöntemlerle zayıflayabilirsiniz.
Kilo vermeye başlamak için ihtiyacınız olan tek şey 1 dakika! İşte aldığınız kalorileri azaltmak ve daha çok yağ yakabilmek için tam 25 tane öneri. Üstelik de uygulanmaları çok kolay. Yapmanız gerekense, bu önerileri günlük hayata geçirmek. Eğer hali hazırda diyet yapıyorsanız, bunları uygulayarak kilo vermenizi hızlandırabilirsiniz.

1. Karıştırın

Sevdiğiniz meyve suyunu maden suyuyla karıştırın. Bunu yaparken, normalde içtiğiniz meyve suyunun yarısını kullanacağınız için, aldığınız kaloriyi önemli miktarda azaltmış olursunuz. Hele de meyve sularının bolca tüketildiği şu sıcak yaz günlerinde.

2. Telsiz telefon kullanın

En yakın arkadaşınıza günün sıcak dedikodularını verirken, aynı zamanda da kalori yakmaya ne dersiniz? Çamaşırları yıkayın (68 kalori), masayı hazırlayın (85 kalori), ya da çiçekleri sulayın (102 kalori). (Bu değerler, 68 kiloluk bir kişi ve yarım saat üzerinden geçerlidir.)

3. Çiklet çiğneyin

Yakın zamanda yapılan bazı araştırmalara göre, tüm gün şekersiz (tatlandırıcılı/damla sakızlı) çiklet çiğnemek metabolizma hızınızı yüzde 20 oranında artırıyormuş. Biz araştırmacıların yalancısıyız!

4. Abur cuburların karşılığını nakit ödeyin

Ne zaman biri size abur cubur, ya da yememeniz gereken bir şey önerdiğinde kabul ederseniz, kenara bir 500 yüz bin lira koyup, bunu çocuğunuza, kardeşinize, ya da dilencilere verin. Paracıklar cebinizden eksilmeye başladığında, hayır demeyi de öğreneceksiniz.

5. Ambalaja dikkat edin

Ambalaj üzerlerini iyice okuyun. Çünkü kalori değerleri genellikle 100 gram üzerinden bildirilir. Oysa yediğiniz şey, 100 gramdan fazlaysa çok daha fazla kalori alıyorsunuz demektir.

6. Yürüyüşe çıkmadan önce yeşil çay için

Kafein yağ asitlerinin açığa çıkmasını sağlar. Böylece daha kolay yağ yakarsınız. Ayrıca yeşil çayda bulunan polifenoller (antioksidan bileşikler), kafeinle birleşerek yakılan kalori miktarını artırırlar. Ancak eğer yüksek tansiyonunuz varsa, bu öneriyi dikkate almayınız.

7. Yemeğinizi evden getirin

Dışarıda yemek genellikle daha çok kalori almanıza neden olur. Dışarıda bulmanın zor olduğu şeyleri evde hazırlayıp yanınızda getirebilirsiniz.

8. İlla da salata sosu istiyorsanız.

O zaman bu tarife göre kendi salata sosunuzu yapın. Çünkü bu sosta bulunan yağ miktarı 1.5 gr ve içerdiği kalori de sadece 20'dir.
. 1 çay kaşığı balsamik sirke. Çeyrek çay kaşığı zeytinyağı. 3/4 çay kaşığı dijon hardalı. Çeyrek çay kaşığı yaban turbu

9. Kan testi yaptırın

Yaklaşık 12 kadından birinin tiroid bezleri yeterince iyi çalışmıyor ve bu da metabolizmayı yavaşlatan etkenlerden.

10. Suyu tercih edin

Meşrubat tercihinizi sudan yana kullanın. Yanınızda şişe bulundurmak faydalı olabilir.

11. Tat alma duyunuzu yanıltın

Öksürük için olan mentollü drajelerden bir taneyi ağzınızda eritmek, canınız bir şey çektiğinde, bu duyguyu köreltebilir.

12. Baharatları kullanın

Örneğin yediklerinize acı eklemek, daha uzun bir zamanda acıkmanıza yardımcı olabilir.

13. İçtiniz mi beyaz için

Su gibi, az yağlı sütün de doyurucu etkisi vardır. Üstelik kalsiyum açısından da zengindir ve tok tutar.

14. Salata malzemelerini doğramayın, dilimleyin

Salatanız, sadece yeşilliklerden oluşmak zorunda değil. Havuç, kereviz, kabak ve diğer sebzeler de kullanılabilir. Ama bunları ince ince doğramak yerine, büyük parçalar halinde kesin. Hem yemesi daha uzun sürer, hem de daha çok çiğnersiniz. Bu da daha çabuk doymanızı ve ana yemekten daha az yemenizi sağlar.

15. Bir dostunuzu arayın

Yalnız hissediyorsanız, kendinizi yemeğe vurmak yerine telefonu elinize almayı tercih edin.

16. Yediklerinizi yazın

Bu, neyi ne kadar yediğinizi bildiğiniz için, kendinizi kontrol etmenize yardımcı olur.

17. Uzaktan kumandayı emekliye ayırın

Uzaktan kumanda gibi aletler işinizi kolaylaştırmakla beraber, sizleri hareketsizleştirir.

18. Sprey yağları tercih edin,

Böylece normalde kullandığınızdan çok daha az yağ kullandığınızı fark edeceksiniz.

19. Alırken küçüğünü tercih edin

Örneğin çikolata mı satın aldınız, bir bar yerine, bir paket almak demek, yüzde 44 daha fazla yemeniz demek. Riske girmeye gerek yok, küçüğünü alın, kaloriyi azaltın.

20. Yemeği pişirmeden önce ölçün

Makarna, pilav gibi besinleri yerken, miktarı kaçırıp daha çok yiyebilirsiniz. Oysa baştan yemeniz gereken kadarını ölçüp pişirirseniz, bu sorun ortadan kalkmış olur. Şöyle söyleyelim, 4 kaşık makarna ya da pilav, 1 dilim ekmeğe eşittir.

21. Aynasız yemek olmaz

Yemek yerken kendinize aynada bakmak, yüzde 22-32 daha az yemenizi sağlar.

22. Kutuyu açmadan önce bekleyin

Dondurma kutusunu açmadan önce, 10 mekikle, 10 şınav çekin. Bu hem atıştırma arzunuzu öldürebilir, hem de vücudunuzla sizi tekrar iletişime sokarak, amaçlarınızı size hatırlatabilir.

23. Çorbanız koyusundan olsun

İçinde büyük sebze parçaları olan çorba içen kişilere bakılacak olursa, hem daha çabuk doyuluyormuş, hem de yüzde 20 daha az yeniliyormuş.

24. Balık yemeyi ihmal etmeyin

Balık, son derece sağlıklı bir yağ tipi olan omega-3 yağ asitlerini içerir. Omega-3 açısından zengin balıklar, tonbalığı, uskumru, somon ve morina balığıdır. Diyet yapan kişilere bakılacak olursa, her gün balık tüketenler, diyetlerinde balık olmayanlara oranla yüzde 20 daha fazla kilo kaybetmişler.

25. Biraz da ilhama ihtiyacınız var

Bazen ihtiyacınız olan motivasyonu gene ancak kendiniz sağlayabilirsiniz. Bu nedenle hazırlıklı olun ve buzdolabı, mutfak kapısı, bisküvilerin durduğu dolap, ya da bilgisayar gibi yerlere sizi motive edecek yazılar yapıştırın. Örneğin: "Bir gofrete yenilmeyeceksin değil mi? Ne de olsa uzun bir yol katettin ve çok başarılı oldun."

Sağlıklı Zayıflamak İçin Bilinmesi Gerekenler

MUTLAKA OKUMALISINIZ

ZAYIFLAMA YÖNTEMLERİ

OBEZITE

Tanım: Besinlerle alınan eneji miktarının, metobolizma ve fiziksel aktivite ile tüketilen enerji miktarını aştığı durumlarada ortaya çıkar.

Obezitenin Nedenleri

1. Genetik yapı: Bu, kalıtımsal bir şişmanlıktır, aile yapısından kaynaklandığı için kişi şişmanlıktan kendini sorumlu tutmaz. Ancak yine de kilolarını kontrol altında tutmak için dengeli beslenerek kilo almamaya çalışmalıdır. Zira, kalıtımsal da olsa, şişmanlığı dengeli beslenerek önlemek mümkündür.

2. Hormonlar: Bir insanın hormonal dengesi yaşantısında çok önemli rol oynar, özellikle kadınlarda. şişmanlığın nedeni hormonal dengenin bozulması olabilir. Bu nedenle sağlıklı zayıflama programlarında hormon testleri yapılması öngörülür.

3. Beslenme: şişmanlığın tek sorumlusu, kişinin gereğinden fazla veya dengesiz beslenmesi olabilir. Çözümlenmesi en kolay olan şişmanlık sorununun, beslenme bozukluğundan kaynaklanan şişmanlık olduğunu söyleyebiliriz.

4. Hareketsizlik: Aldığınız kaloriyi sarfedemiyorsanız, sarfettiğiniz kalori, aldığınız kaloriden az ise şişmanlarsınız. Tembellik kiloları, harekete geçilerek atılır!

5. Stres: İnsanın hayatındaki boşluğu beslenmeyle doldurması sonunda ortaya çıkan bir şişmanlık sorunudur ve hayli ciddi bir sorundur. Zira işin içine psikoloji de giriyor. Stres ve depresyon kilo almada veya zayıflamada söz sahibi olan iki önemli unsur!

6. İlaç ve operasyon: Genelleyemesek de bazı ilaçların kullanımı (depresyon gidericiler, hormon ilaçları, kortizon vs) bazı kişilere kilo aldırıyor. Bu tür ilaçlar doktor denetiminde kullanılır. Ameliyatlardan sonra da kilo almak söz konusudur; bu da ameliyat şokuyla ilgili olarak psikolojik şişmanlık şeklidir.

ZAYİFLAMA ÖNERILERİ

1.Bitkisel Zayıflama İlaçları Sinir Sistemini Bozuyor:

Bitkisel zayıflama ilaçlarının vücutta B1 vitamini (thiamin) eksikliğine yol açarak, karbonhidrat metabolizmasını etkilediği, bununda istem dışı göz kaymasına ve yürümede dengesizliğe neden olabildiği belirlendi. Aynı durumun, alkoliklerde de görülebildiğini ifade eden uzmanlar,alkoliklerde de thiamin eksikliğinin meydana gelebildiğine işaret ettiler. Bitkisel zayıflama ilaçlarının, ciddi bir rahatsızlık olan ataksiaya da yol açabildiği kaydedildi. Uzmanlar, araştırmada bitkisel ilaçların, metabolik dengesizlik yarattığını belirlediklerini açıkladılar. Araştırmada, deneklerin kaslarına thiamin enjekte eden uzmanlar, 3 gün içinde yürüme ve vücut dengesinin sağlanabildiğini gözledi. Bir ayiçinde ise hastalardaki sorunun tamamen giderildiği belirlendi.

2.Açlık Karşısında Nasıl Dayanıklı Olunabilir:

Açlık hissini duyar duymaz hemen bir şeyler atıştırmaya kalkmayın ve on dakika bekleyiniz. Belki bu süre içinde ortaya çıkan o açlık arzusunun önüne geçmiş veya açlık durumunuz herhangi bir gıda almadan da azalmış olacaktır. Bu durumda hemen bir bardak su içiniz. Mideniz dolduğunda doyma refleksi sayesinde açlık hissinizi kandırmış olacaksınız. Mide dolduğu için açlığı daha iyi tolere edebilirsiniz.Yanınızda limon varsa bir dilim kesip suyunu içiniz.İçilen bir dilim limon suyu açlık hissini azaltacaktır. Büyük öğünler yerine daha sık aralıklarla az gıda yiyiniz. Doyma dorumu beyinde kontrol edilen bir merkez sayesinde yapılmaktadır. Ara öğünleri zevk alarak bekleyiniz. Açlık hissinden uzak durmanın diğer bir şekli ise hareket halinde olmaktır. Sadece kalorinin sınırlanması ile olan bir diyet uzun vadede başarılı olamaz. Onun için kalorinin sınırlanmasının yanı sıra aynı zamanda egzersiz yapmak ve hareket halinde olmak bir o kadar önemlidir.

Not: Hareketlilik paralelinde verilen kilolar kalıcı olarak verilmiş olan kilolardır.

3.Su İçmek zayıflatır:

Birçok kişi sinirli ya da üzgün olduklarında ilk iş olarak buzdolabına yönelir. Çünkü bu zamanlarda vücutta salgılanan endorfin hormonu iştah açar ve bizi yemeye yönlendirir. Oysa bu durumda yapılacak en yararlı şey su içmektir. Çünkü su, endorfin hormonu salınımını bloke ederek gereksiz yemek yemeyi engeller. Kabızlığı önler. Yeterli su alınmadığı zaman beden ihtiyacı olan suyu bağırsaklardan çektiği için kabızlık oluşur. Yemeklerden önce içilen su tokluk hissi verir.Yağların vücutta depolanmasını önler. Karaciğerin başlıca görevlerinden biri de depolanmış yağları enerjiye çevirip, yakmaktır. Ancak böbrekler yeterli su alamazsa karaciğer iyi çalışmaz ve yağlar bedende depolanır. Vücudumuz yeterince su alamazsa bunu bir tehlike gibi algılayıp suyu saklamaya başlar. Bu da vücutta su toplanmasına özellikle el ve ayaklarda ödem oluşumuna neden olur. Bu yüzdendir ki kişinin gün içinde yeterli miktarda su içmesi çok önemlidir.

Not:Eğer günde 1 saat spor yapıyorsanız, bu miktarı 1 litre arttırmanız gerekir. Genelde insanın 8 bardak (2 litre) suya ihtiyacı vardır. Ancak kilolu kişilerin metabolizmalarını hızlandırmaları için daha fazla su tüketmeleri gerekir. Uzmanlar bunu fazladan her 12 kilo için 1 bardak su olarak ifade etmektedir.

4. Zayıflamada Elma Vazgeçilmez:

Elmada yalnız 50 kalori vardır ve içinde bulunan petkinden dolayı doyurucudur. Zayıflamak için harika bir meyvedir. Düşük kalorili olduğu için kilo almayı önler, kan şekeri ve yüksek tansiyon için de oldukça faydalıdır. Elmadaki petkin maddesi, zararlı kolesterolü (LDL) düşürür; atardamarları koruyan faydalı kolesterolü (HDL) yükseltir. Elmadaki etkili maddelere yeni keşfedilen "Phenylalanin" de eklendi. Bu madde, vücutta bulunan ve kalbin çalışmasında destek olan Q enzimini faaliyete geçirir.


5.Kilo Veremiyorsanız Beslenme Alışkanlıklarınızı Değiştirin:

Sağlıklı yaşam için yemek yeme ve pişirme alışkanlıklarında yapılması gereken değişikler ile dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıraladı:
-Yüksek kalori içeren hazır besinlerden sakınılmalı.
-Aynı gruptaki besinlerin düşük kalorili olanları tercih edilmeli.
-Az ve sık yenmeli, öğün atlanmamalı.
-Mutlaka kahvaltı yapılmalı, akşamları aşırı yemek yenmemeli.
-Açlığı bastırmak için salatalık, havuç, elma, şeftali gibi düşük kalorili yiyecekler tercih edilmeli.
-Her gün sebze ve meyve yenmeye çalışılmalı. Böylece vücudun ihtiyaç duyduğu posa alınmış olunur.
-Beta keroten, C ve E vitamini gibi antioksidanları içeren yiyeceklerden almaya özen gösterilmeli. -Yemekler için küçük tabak, salatalar için büyük tabak kullanılmalı.
-Yemek küçük lokmalar halinde yenmeli, iyi çiğnenmeli, acele yemek yenmemeli.
-Yemek yerken, TV izleme, gazete, kitap okuma gibi, başka şeylerle meşgul olunmamalı.
-Yemek öncesi ve yemekle birlikte su içilmeli. Günde 8-10 bardak su içmeye özen gösterilmeli. -Yemekten sonra dişler fırçalanmalı.
-Yalnızlık duygusu varsa, bunu yiyerek bastırmaya çalışılmamalı.
-Etli, kıymalı yemeklere yağ konmamalı.
-Diyette doymuş yağ ve kolesterol miktarı azaltılmalı. Yemeklerde zeytinyağı ve diğer sıvı yağların her ikisi de kullanılmalı.
-Zeytinyağlı sebze yemeklerine az yağ konulmalı. (1 kilogram sebze için 2-3 yemek kaşığı zeytinyağı)
-Her türlü kızartmadan uzak durulmalı.
-Kömür ateşinde aşırı pişmiş etler ve tütsülenmiş yiyeceklerden kaçınılmalı.
-Evde tatlı yapmamaya çalışılmalı. Çok arzu edilirse tatlandırıcı ile yapılmış sütlü tatlılar tercih edilmeli. Tatlı yerine meyve tüketilmeli. -Böreklerde kıyma yerine sebze kullanılmalı. Fırında pişirilmiş börekler tercih edilmeli.
-Özel diyet yemekleri yapılıp, aileyle birlikte sofraya oturmaktan soyutlanmamalı. Sağlıklı pişirilen yemekler tüm aileyle paylaşılmalı.
-Haftada bir gün, serbest gün ilan edilip istenen şeyler yenebilir. Ancak takip eden öğünde, salata, yoğurt, sebze, meyve gibi düşük kalorili yiyeceklerle önceki öğün dengelenmeli.

Vücut Aktivitesi de ArttırılmalıSağlıklı yaşam için yeme alışkanlıklarının değiştirilmesinin yanı sıra vücut aktivitesinin de artırılmasına değinen uzmanlarca ;-Güne erken başlanmalı, 7-8 saatten fazla uyunmamalı.
-Kısa mesafeler için taşıt kullanma yerine yürünmeli, asansör yerine de merdiven kullanılmalı.
-Mümkünse haftanın 3-4 günü egzersiz yapılmalı. Pasif jimnastik yerine kalp-damar sistemini güçlendirecek aktif jimnastik tercih edilmeli veya günde 30 dakika-1 saat tempolu şekilde yürünmeli.

DİĞER ZAYIFLAMA YÖNTEMLERİ

1. Rejim ve dengeli beslenme:

Kilo vermek uğruna açlık rejimleri, organizmayı kızdırır ve ilk fırsatta kaybettiklerini fazlasıyla geri alır. Sağlıklı zayıflamak için branşlarında uzman kişilere başvurulmalıdır:
Beslenme uzmanı: Beslenme sorunları ve metabolizmayla ilgili hastalıklar konusunda uzmandır. Basit beslenme bozukluğundan sağlığı tehdit etmeye varan ciddi kilo sorunlarına kadar her alanda size yardımcı olabilir.

Diyet Uzmanı: Hekim olmamakla beraber bu işin uzmanlarıyla yakın işbirliği içindedir. Kişiye kalori hesabına sadık kalarak hazırladığı dengeli beslenme reçeteleri sunar.

Hormon Uzmanı: Hormonal denge ve salgı sistemi onun uzmanlık alanıdır. Aşırı şişmanlık, hormonların yanlış çalıştıklarının bir göstergesi olabilir.

Zayıflama Merkezi: Yukarda saydığımız uzmanları bünyesinde barındırır ve genel bir sağlık taramasından geçirdikten sonra beslenme ve diyet uzmanlarının işbirliği içinde sizi ideal kilonuza getirir.

2. Spor salonları:

Kasları çalıştırıp geliştirirken form tutmanızı sağlayacak aletlerin bulunduğu bu salonlarda uzmanların öngördüğü aletlerde ve bir program dahilinde çalışılır. Bu program, dengeli beslenmeyle desteklendiği takdirde fazla kiloları spor salonlarında atabilirsiniz. Zayıflama programı da uygulayan bazı spor salonlarında sağlık taraması isteniyor (ya da yapılıyor) ve sağlık durumunuza göre spor ve beslenme programınız hazırlanıyor.

3. Enstitülerde mekanik zayıflama:

Enstitülerin zayıflama programlarına giren mekanik aletler farklı işlevleriyle vücudu sıkılaştırıp biçimlendirmeyi hedefler. Bunu da adaleleri çalıştırıp yağları yakarak, lenfatik drenaj uygulamasıyla toksinleri sürerek, ödemi çözüp vücuttan su atarak, bazıları da birden fazla işlevi aynı zamanda uygulayarak yaparlar. Mekanik yöntemler dengeli beslenmeyle desteklendiğinde istenen sonuca ulaşılır.

4. Masajla zayıflama:

Çok çeşitli masaj yöntemleri var, bunlardan lenfatik drenaj toksinleri vücuttan sürerek toparlanma sağlıyor. Akupressür (baskı masajı) ise stres noktalarına uygulanarak, sakinleştirici etkisiyle fazla kiloların birikimine karşı çıkıyor. Masajlarda sıkılaştırıcı kozmetik ürünleri veya aromatik yağların kullanılması masajın zayıflama rejimlerindeki etkisine destek oluyor. Masajlar tek başına vücudun biçimlenmesinde, kasların toparlanmasında ve selülit tedavilerinde etkili. Dengeli beslenme ile birlikte uygulandığında kilo verirken vücudun biçimlenmesini sağlar.

5. Yosunla zayıflama:

Yosunun çok çeşitli kullanımları var: Yosun maskeleri, yosun sargıları, yosun banyoları, yosun hapları gibi. Yosunun bulunduğu ortamda zehiri yokeden etkisi, vücuttan toksinleri sürmek için ideal. Ayrıca mineral açısından da çok zengin bir madde. Yosunlar maske, sargı veya banyoda lokal olarak kullanıldığında, kullanıldığı bölgede sıkılaştırıcı etkisi nedeniyle seans sonunda bir incelme sağlar. Düzenli uygulamalarla bu incelme uzun ömürlü olduğu için enstitülerin gözde kürlerinden biridir.

6. Kozmetikte zayıflama:

Kremler, jeller, yağlar... Kozmetikte lokal etki yapan ürünlerin bir çoğunda kafein gibi yağları parçalayan; carnitine gibi yağ asitleri üzerinde etki yaparak yağların parçalanmasını hızlandıran aktif maddeler, sarmaşık ve yosun gibi ödem çözücü ve su tutulmasını önleyen bitkiler, E vitamini gibi hücre yenileyici, C vitamini gibi cildi pürüzsüzleştiren vitaminler bulunuyor. Kozmetikler, zayıflama rejimlerinde ve her istendiği, ihtiyaç duyulduğu zamanlarda cildi ve vücudu toparlamakta etkilidir.

7. Diyet ürünlerinin rolü:

Eğer kilolarla savaşmakta zorlanıyorsanız, diyet ürünleri zayıflama rejimlerinde size destek olur. Rejim yapmıyorsanız bile zor anlarınızdaki yeme arzunuzu bastırarak stres yaratmadan kilo almanıza engel olurlar. Fazla kilolardan kurtulmak uğruna stres altına girmemek için onlardan yararlanabilirsiniz..

SON SÖZ...

Zayıflama yöntemleri adı altında birçok uygulama yapılıyor. Ancak her uygulamanın uzmanı tarafından ve dengeli beslenmeye destek vermek amacıyla yapılmasına dikkat edilmeli. Fiziksel ve psikolojik sağlığı tehdit edecek açlık rejimlerinden kaçınılmalıdır.

Verilen kiloların geri alınmaması için 3 yol:

· Vücudun yapısına göre bir diyet uygulanmalı ve bu diyet bozulmamalı. Uzmanın rejimine mutlaka uyulmalı ve hiçbir koşulda diyet bozulmamalı.

· Normal hayata geçiş diyeti uygulanmalı. Eğer birden eskisi gibi beslenmeye başlanırsa vücut verdiğini fazlasıyla alır ve bir dahaki diyete kendini hazırlayarak yediğinizi depolar. Diyetten sonra normal beslenmeye yumuşak geçiş dönemi şarttır.

· Kişi diyet sonrası iki ay aynı kiloda kalmalıdır. Ancak diyetten sonraki iki ayda bir kilo alırsa bu sorun yapılmamalıdır; zira alınan bu bir kilo ile vücut yeni kilosuna uyum sağlamaya başlamış demektir.


Acil Kilo Vermek İsteyenlere

Acil Kilo Vermek İsteyenlere!



Kısa sürede çok miktarda kilo verdiren diyetlere büyük bir talep var. 1980lerden beri ara sıra gündeme gelen ve değişik isimlerle anılan 3 Günlük Diyet, acil kilo vermek isteyenler için revaçta olan diyetlerden birisi. Önceleri 3 Günlük Diyet, Cleveland Klinik 3 Günlük Diyeti gibi isimlerle anılan bu diyet yakın zamanda Amerikan Kalp Vakfı Diyeti adıyla tekrar gündeme geldi. Diyetin isminden başka fazlaca değişen bir yönü bulunmuyor. 3 günde 4.5 kilo verebileceğinizi iddia eden bu diyeti bıraktığınızda eğer yeme alışkanlığınız değişmezse eski kilolarınızı fazlasıyla alacağınız muhakkak.

Diyet temel olarak sıkı bir beslenme rejimi ile metabolizmanızı hızlandırmayı amaçlıyor ve günlük 1200 kaloriyi geçmemeniz üzerine kurulmuş, ama diyet ayrıntılı olarak incelendiğinde yağdan ziyade su kaybettirecek gibi görünüyor. İsminde Amerikan Kalp Vakfı isminin geçmesi kalp hastalarını ümitlendirmesin, bu diyet kalp hastaları için geliştirilmemiş ve ayrıca Amerikan Kalp Vakfı ile bir ilişkisi olduğuna dair bir bilgi bulunmuyor.

1. Gün

Kahvaltı
Yarım greyfurt1 dilim tost ekmeği2 çorba kaşığı fıstık ezmesiŞekersiz çay / kahve
Öğle
Yarım porsiyon ton balığı1 dilim tost ekmeğiŞekersiz kahve/çay/soda
Akşam
2 dilim et1 tabak yeşil fasülye1 küçük elma1 tabak vanilyalı dondurma (3 top)

2. Gün

Kahvaltı
1 yumurtaYarım muz1 dilim tost ekmeğiŞekersiz çay/kahve
Öğle
1 tabak lor peyniri3 tuzlu kraker
Akşam
2 sosis1 tabak brokoli veya karnıbaharYarım tabak havuçYarım muzYarım tabak vanilyalı dondurma (2 top)

3. Gün

Kahvaltı
5 tuzlu kraker1 dilim cheddar peynir1 küçük elmaŞekersiz kahve/çay
Öğle
1 katı yumurta1 dilim tost ekmeği
Akşam
1 tabak ton balığı1 tabak karnıbaharYarım kavunYarım tabak vanilyalı dondurma (2 top)


24 Kasım 2009 Salı

Kalori Listesi

Sağlıklı olmak için haftada egzersizle 500-1000 kalori yakmanız gerekiyor. 30 dakika yürüyerek ya da 10 dakika bisiklete binerek 100 kalori yakabilirsiniz. Bu egzersizlerin hormonal yaşınızı 10-20 sene gençleştirdiğini unutmayın.

Modern yaşam hareketsizlik için yüzlerce buluş getirdi. Asansörler, yürüyen merdivenler, televizyon, bilgisayar ve daha yüzlerce hareket önleyen buluşlar modern insanı oturan canlı haline getirdi. Oysa insan hareket için dünyaya geldi.

Bu nedenle spor kesinlikle yapmalı ama ölçüsü ne olmalı?
Spor yapmamak yanlıştır. Yoğun spor daha büyük yanlıştır. Doğru olan orta yol ölçülü egzersizdir.

Haftada en az 500 kalorinin sadece spor aktiviteleriyle harcanması gerekir. Çünkü bedensel aktivite eksikliği hastalıklara, hatta erken ölümlere neden olma bakımından, sigaradan sonra ikinci sırada yer alıyor.

Yapılan İş Süre Harcanan kalori miktarı

Ağırlık çalışmak 30 dak 135 kalori

Paten yapmak 15 dak 18 kalori

Piyano çalmak 30 dak 14 kalori

Merdiven çıkmak 15 dak 18 kalori

Bulaşık yıkamak 15 dak 6 kalori

İp atlamak 15 dak 26 kalori
Araba kullanmak 15 dak30 dak1 saat 37.5 kalori75 kalori150 kalori

Dans etmek 30 dak1 saat 75 kalori150 kalori

Bahçe işleri 30dak 150 kalori

Aerobik 30 dak1 saat 210 kalori410 kalori

Bisiklete binmek 30 dak1 saat 315 kalori630 kalori

Kürek çekmek 30 dak 210 kalori

Ayakta yapılan işler 30 dak1 saat 105 kalori210 kalori

Eşya taşımak 15 dak30 dak 120 kalori240 kalori

Bilgisayar kullanmak 30 dak1 saat 45 kalori90 kalori

Duş almak 15 dak 37.5 kalori

Temizlik yapmak 15 dak30 dak v 52.5 kalori105 kalori

Mutfak işleri 30 dak1 saat 75 kalori150 kalori

Tenis oynamak 30 dak 117 kalori
Uyumak 15 dak 21 kalori

Televizyon seyretmek 15 dak 21 kalori

Bowling oynamak 20 dak 17 kalori

Yürüyüş yapmak 20 dak 72 kalori

Basketbol oynamak 30 dak 261 kalori

Yüzmek 30 dak 324 kalori

Voleybol oynamak 1 saat 186 kalori

Step yapmak 20 dak 114 kalori

Golf oynamak 1 saat 318 kalori

Şişmanlamak İstiyorum

Hergün magazin dergilerinde ya da programlarında gördüğünüz ince yapılı kişiler ya da mankenler göz zevkinizi okşamakta ve hemen aklınıza fazla kilolarınız gelmektedir...Oysa zayıflığın da bir hastalık olabileceğini ya da zayıf olupta kilo almaya çalışan insanların sayısının en az şişman olupta zayıflamaya çalışanlar kadar olduğunu biliyormusunuz?

Giydikleri üzerlerinden düşecekmiş gibi duran, sağlık sorunları yaşayan, verimlilik oranı düşen kişiler kilo alma çabası içinde olabilmektedir.

Günlük kalori alımınız yaktığınız enerjiden azsa kilo almak mümkün değildir.Günlük kalori ihtiyacı kişiden kişiye değişmektedir: Bunda en önemli faktörler kişinin kilosu, boyu ve yaşına göre hesaplanan bazal metabolik hıza ilaveten günlük aktivitelerde harcanan enerjiye eşdeğer alınan besin miktarıdır.

Bazal metabolik hızın hesaplanması için değişik yöntemler kullanılıyorsa da burda herkesin hesaplayabileceği bir formülü örnek olarak vermek istiyorum:

BMH bayan=655 + (9.5x kilo-kg) + (1.8xboy-cm) - (4.7xyaş)
BMH erkek=660 + (13.7x kilo-kg) + (5xboy-cm) -(6.8xyaş)

Zayıf kişilerin sık karşılaştığı problemler nedir?

Zayıf kişiler genelde kendilerine uygun kıyafet bulmakta zorlanırlar. Giysiler ya üzerlerine yakışmaz ya da üzerlerinden düşecek gibi durabilir. Uygun beden ölçüsü bulmakta zorlanabilir.
Zayıflık ciltte çabuk kırışmaya ve sarkmaya neden olabilir. Erkenden yaşlanmış bir yüz görünümü oluşabilir. Özellikle E ve C vitamini alımı azsa bu görüntünün oluşumu daha da çabuklaşabilir.
Bu kişiler çabuk yorulmaya eğilimlidir. İş verimleri düşüktür. Çoğunluğunda anemi (kansızlık) olabilir. Göz kararmaları, oturup kalkarken baş dönmesi sıktır. İshale bu kişilerde sık rastlanabilir. Zayıflık ve dengesiz beslenmeye bağlı olarak adet düzensizliği görülebilir. Bu kişiler alkol ve sigarada kullanıyorsa kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskleri fazla olur.

Yeterli vitamin ve mineraller alınmadığından kişilerde sinirlilik, yorgunluk hali görülebilir. Nabız atışlarında düzensizlik, bağışıklık (direnç) sisteminde zayıflama ve buna bağlı gribal enfeksiyonlara ya da başka hastalıklara karşı yatkınlık görülür.

Aşırı zayıf olan, kilo alamayan ya da ani olarak kilo kaybeden kişilerin mutlaka hekim tarafından değerlendirilmeleri gerekir. Altta yatan başka bir hastalığın varlığı araştırılmalıdır.
Ateşli hastalıklardan sonra, katabolizmanın arttığı kanser gibi hastalıklarda, verem gibi kronik hastalıklarda, barsakları tutan tüm rahatsızlıklarda, bazal metabolik hızın arttığı hipertiroidi (tiroid hormonlarının fazla çalışması) gibi durumlarda kilo alımı azalır, hızlı kilo verilebilir.
Bunların dışında vejeteryanlar hayvansal kaynaklı ürünleri yemediklerinden dengesiz bir beslenme alışkanlıkları da varsa oldukça zayıf olabilirler.

Ayrıca anorexia nervosa ve bulumia gibi yeme bozukluğuyla giden psikiyatrik hastalıklarda da aşırı zayıflık görülür. Lady Diana buna iyi bir örnektir. Bu kişiler genellikle şişmanlıktan aşırı korkan, orta ya da üst tabakadaki genç bayanlardır. Anorexia nervosada kişi kalori alımını azaltır. Bulumiada ise genellikle aşırı yemek yedikten sonra kusma ya da laksatif kullanımı vardır.

Ülkemizde ise zayıflık nedenleri arasında barsak parazitleri, dengesiz beslenme ya da yetersiz besleneme en sık rastlanılanlardır.

Nasıl kilo alınır?

Eğer altta yatan bir rahatsızlık yoksa zayıflık genetik, yapısal bir özellik, aşırı aktiviteye ya da yetersiz-düzensiz beslenmeye bağlı olarak kabul edilir. Günlük enerji alımına ilaveten kişiye 1000 kalorilik ek yiyecek alımı önerilir. Öğünler sıklaştırılır. Üç ara ve üç ana öğün önerilir.Enerji alımı daha çok karbonhidratların çoğaltılmasıyla sağlanmalıdır. Yağlarda yapılan artış bulantıya bazen de ishale sebep olabilir. Diyet proteini 1.5 gram/kilo olarak ayarlanmalıdır. Çünkü bazı amino asitler serotonini arttırdığından iştahsızlığa neden olur.

Besinlerin vitamin ve mineral içeriği zengin olmalıdır. Özellikle B grubu vitaminler yoğun verilmelidir. Çünkü bu grup vitaminler iştah artışı yapmaktadırlar. Zayıflara önerilecek diyetin en önemli özelliği hacim yönünden az fakat kalorisi yüksek besinler olmalıdır.

Kişilerin akşam yatmadan bir kaç saat önce yedikleri yiyecekler kendilerine direkt kilo olarak döneceğinden gece ek bir öğün bu kişilere önerilebilir.

Kilo alamamak kilo verememek kadar problem olsada unutulmaması gereken kilonuzun sağlığınızla doğru orantılı olmasıdır.


Yaşlandıran 5 Faktör


Genetik olarak aynı şekilde yaşlanmaya programlandıkları için araştırmada ikizlerin kullanıldı.Cleveland Üniversitesinden Dr. Bahman Guyuron ve ekibinin, 186 ikiz kadın üzerinde yaptığı araştırma, güneş, sigara, stres ve antidepresan kullanımının cildi yaşlandırdığını gösterdi.Guyuron, genetik olarak aynı şekilde yaşlanmaya programlanmaları nedeniyle araştırma için ikizlerin seçildiğini, ikizlerin görünümlerindeki farklılıkların çevre ve yaşam tarzının cildi nasıl değiştirdiğini anlamaya yardımcı olduğunu kaydetti.


İlk olarak araştırmacılar, ikiz kardeşlerin fotoğraflarını çekti ve bir bağımsız uzman grubundan kardeşlerden her birine bir yaş vermelerini istedi. Daha sonra bilim adamları, her katılımcının yaşam tarzını, beslenme alışkanlığını, sigara kullanıp kullanmadığını, depresyona yakalanıp yakalanmadığını ve ne kadar güneşe maruz kaldığını öğrendi. Son olarak katılımcıların yaşam tarzı ve göründükleri yaş arasında bağlantı kuruldu.

Araştırma sonunda, daha önce de bilinen, sigara kullanımı ve güneşe maruz kalmanın cildi yaşlandırdığı doğrulandı. Buna göre araştırmacılar, 10 yıl sigara kullanan ikiz kardeşin, sigara içmeyen kardeşinden 2,5 yaş büyük göründüğünü belirtti.İşi gereği ya da uzun yıllar açık havada golf veya tenis oynadığı için fazla güneşe maruz kalan kadınların da kardeşlerine göre yaşlı göründüğü belirlendi.

Ancak araştırmada ilginç olarak, boşanmış olanların, evli ya da eşi ölmüş kardeşlerine göre ortalama 2 yaş büyük göründüğü ortaya çıktı.Antidepresan kullanımının da "daha yaşlı görünmeye" neden olduğu görüldü.

Ancak "antidepresana bağlı yaşlı görünmenin" depresyonun mu, yoksa ilaçların bir sonucu mu olduğu henüz bilinmiyor.Araştırma, yüzdeki değişim ile kilo arasında bağlantı bulunduğunu da ortaya koydu.

40 yaşın altındaki kadınlarda fazla kilonun daha yaşlı bir yüzle bağlantılı olduğu, 40 yaşından sonra ise bu fazla kilonun yüzü genç gösterdiği belirlendi.

Dr. Guyuron, 40 yaşından sonra, 16 yıldan fazla olmak koşuluyla hormon tedavisinin yüzün görünüşünü iyileştirebildiğini, ancak 5 yılın üzerindeki hormon tedavisinin meme kanseri riskini artırdığının bilindiğini vurguladı.

Bu tür araştırmaların, görünüşleriyle daha çok ilgilendikleri için kadınlar üzerine yoğunlaştığını belirten Guyuron, erkeklerin de artık görünüşleriyle eskiye göre daha fazla ilgilenmeye başlaması nedeniyle, aynı araştırmayı ikiz erkekler üzerinde de yapacaklarını ifade etti."Plastic and Reconstructive Surgery" dergisi, nisanda yayımlanacak araştırmanın bu ilk sonuçlarına internet sitesinde yer verdi. Konuya ilişkin makale, Fransız Le Figaro gazetesinin internet sitesinde de yayımlandı.

Hamilelikte Beslenme

· Besin Ögeleri...
· Hamilelikte beslenme
· Doğru beslenmenin temel ilkeleri...
· Hamilelikte demir gerekir...
· İhmal edilen altın besin: Su...
· Hamilelikte alınan kilo nelere aittir?

Tüm yaşayan canlılar yaşamlarını sürdürebilmek için besine gereksinim duyar. Besin çeşitleri ve gereksinimleri canlıdan canlıya çok farklı gibi görünür. Ancak tüm besinler bazı ortak temel elemanlardan oluşur. Bu elemanler karbohidratlar, yağlar, proteinler, vitaminler ve minerallerdir. Bu temel elemanların bazılarını vücut diğer temel elemanları kullanarak üretebilir. Bazıları ise vücut tarafından yapılamaz ve mutlaka dışarıdan hazır alınması gerekir.Çoğumuz aldığımız besinlerin ne kadar kalori içerdiğini ve içindeki temel elemanların neler olduğunu ve hangi oranlarda bulunduğunu pek bilemeyiz.
Amerikan tarzı beslenme ile büyümek...
Besinlerimizi vücudumuzun gereksinimine göre değil de isteğimize göre seçiyoruz. Canımız ne zaman ne isterse yemek eğilimindeyiz. Biz büyükler, bol yağlı, bol sulu yemekleri bol ekmek ile yemeyi seviyoruz.Çocuklarımız ise hamburger, patates kızartması ve piza ile besleniyor. Bu tip beslenmeler yeteri hatta fazla kalori içerir. Günlük enerji gereksinimini fazla fazla karşılar. Ancak yetersizdir. Çünkü içerdikleri temel besin elemanlarının oranı istenilenden çok uzaktır. Bu dengesiz beslenme şişmanlıkla sonuçlanır. Ardından da bu fazla kiloları bir an önce vermek kaygısıyla hızlı perhize başlanır. Bu diyetler yetersiz besin dengelerine sahiptir. Böylece vücut gerekli besinleri alamaz ve yorgun düşer. Bir çeşit varlık içinde yokluk çeker.


Kalori:

Bir besinin içeridiği enerji miktarı kalori ile ölçülür. Kişilerin günlük kalori gereksinimleri çok farklılık gösterir. Yaşa, cinse, mesleğe ve iriliğe göre değişir. Gereğinden fazla alınan kalori vücutda yağ olarak birikir. Günlük hareketliliği karşılayacak kadar kalori alınmazsa vücut kendi dokularını kaloriye çevirmeye başlar. Yani kendi kendini yer.
Can nasıl beslenir?
Annenin aldığı gıdalar önce bağırsakda temel besin elemanlarına ayrıldıktan sonra kana karışır ve Annenın karaciğerine gider. Karaciğerde değişik işlemlerden geçen besinler yine kan yoluyla bebeğin beslenmesini sağlayan plasentaya ulaşır. Plasenta yüzeyi bir futbol sahası kadar geniş bir zarın katlanmış hali olarak düşünülmelidir. Besin elemanları ve kandaki erimiş oksijen Can'a bu alandan geçer. Besin maddesi olarak enerji kaynağı kan şekeri (glukoz), ve yapı taşı olan proteinler geçer. Ayrıca su, vitamin ve minerallerde çok rahatlıkla Can'a ulaşır. Can bu besinleri kullanarak atıklarını yine plasenta yoluyla Anneye verir.
Besin Ögeleri...

Karbonhidratlar:

Enerji kaynağı...
Karbohidratların vücutta birçok işlevi vardır. Hücrelerin yapısı içinde yer alırlar. Yağ ve proteinlerin sentezi için temel yapı taşı olarak kullanılırlar. Ayrıca enerjinin esas kaynağıdır.Karbohidratların 1 gramı 4 kalori içerir. ªekerler, nişasta ve un başlıca karbohidrat kaynağıdır. Bu maddeler vücutta hızla glukoza çevrilir. Glukoz enerji gerekliyse hemen kullanılır. Değilse gerektiğinde kullanılmak üzere yağ olarak biriktirilir.Glukoz ayrıca karaciğerde glikojen adı altında depolanır. Glikojen günlük kan şekerini sabit tutmaya yarar ve her an vücudun enerji gereksinimini karşılar.Diğer karbonhidrat kaynakları olarak meyveleri, sütü, mısırı, pirinci, ve patatesi sayabiliriz.

Yağlar:

Yedek enerji...
Yağlar karbonhidratlara göre daha fazla kalori içerirler. Her gramı 9 kaloridir. Teorik olarak hiç yağ yemeden yaşayabiliriz. Çünkü vücudumuz gereksinimi olan yağları karbonhidratlardan yapabilir. Ancak bazı yağların eksikliği sorun yaratabilir. Örneğin linoleik asit denen bir yağı vücut sentezleyemez. Bu yağı dışardan almak zorundayız. Eksikliği halinde bol miktarda kolesterol damarlarda birikir.Yağlar trigliserid adlı yapıların bileşiminde yer alırlar.Doymuş yağlar başlıca etde, tereyağında bulunan katı yağlardır. Doymamış yağlar ise sıvı yağlar olup ençok zeytinyağında bulunur. Ayrıca tavuk ve balık gibi beyaz etlerde de vardır.

Proteinler:

Yapı taşları...
Tüm yaşayan organların temel yapı taşıdır. Kan hücrelerinin temeli proteindir. Kasların kasılması özel bir protein sayesinde olur. Vücuttaki tüm kimyasal olayların cereyan etmesi enzim denen proteinlerin kontrolü altındadır.Proteinlerin 1 gramı karbonhidratlar gibi 4 kalori enerji verir.

Hamilelikte Beslenme

Hamilelikte Can tam 40 hafta Anne'nın yedikleri ile beslenecektir. Anne doğru beslenirse Can daha sağlıklı, doğum ise daha az riskli olacaktır.Hamilelikte doğru beslenme hem bebeği hem Anne'yı güçlü kılar.Annelerin hep merak ettikleri ve ilgilendikleri bir konudur hamilelikte beslenme. Ama ne yazık ki bu konuda pekçok şey yanlış bilinir ve uygulamada hatalar yapılır.Neden?Çünkü basit gibi görünen konularda herkes alim kesilir. Herkesin kendine göre bir görüşü vardır. Özellikle evdeki büyükler, görmüş geçirmiş komşular hep akıl verir.

Hamilelik öncesi vücut ağırlığının önemi...
Ilk bölümümüzde de hamilelik başında ideal kilo sınırları içinde olmanın hamilelikte bazı önemli sorunlar çıkmasını engellediğine değinmiştik. Zayıf Anne'lerin bebeği zayıf ve duyarlı olur. Fazla kilolu Anne'lerin ise hem Can'ları, hem de kendileri risk altındadır. Şişman Anneler hamilelik şekeri, zehirlenme ve albumin hastalığı denilen durumlarla daha sık karşılaşır.
Hamilelikte ne kadar kilo almak uygundur?
Hamilelikte 10 kg'dan daha az ağırlık artışı olan Annelerde Can'ın Anne karnında ölme riski 1.5 kat fazladır. Hamilelik boyunca 10 ile 15 kg arasında ağırlık artışı normal kabul edilir. Ancak hamileliğin ilk yarısı ile ikinci yarısında bu artış hızı farklıdır. Ilk 20 hafta en fazla 2.5 kg alınmalıdır. Daha sonra her hafta yarım kg kilo alınması uygun ve dengeli olur.Bazı hamileler bu kilo sınırını geçmezler ama bu dengeyi tutturamazlar. Bir ayda 5-6 kg birden alıp sonra da almamak için sıkı perhiz yaparlar...Bu hem Anne'yi hem de Can'ı yıpratan bir olaydır.

Doğru beslenmenin temel ilkeleri...

Hamilelikte bol protein alınmalıdır. En zengin protein kaynağı süttür.Günde 1 litre süt ihtiyacı karşılar. 4 su bardağı süt 1 litredir.Anne süt içmeyi sevmiyorsa,sütü sütlaç, muhallebi şeklinde alabilir. Peynir (özellikle kaşar peyniri), ve yoğurt yiyerek süt gereksinimini karşılayabilir. Ancak hiçbir sütlü gıda taze süt kadar yararlı değildir.Haftada 5 gün yumurta yenmelidir. Bu Anneye bol vitamin, demir ve protein verecektir.Et, tavuk ve balık Can'ın kan, kas ve organlarının gelişmesine yardımcı olur.Bu etlerden birini günde 2 porsiyon yemek gerekir. Beyaz et ve özellikle balık eti kırmızı ete yeğlenmelidir.

1 Porsiyon nedir?

2 adet orta boy köfte; 1 adet orta boy biftek; 1 piliç butu;orta boy bir balık yani miktar olarak yaklaşık 100 gram et bir porsiyondur.60 gram beyaz peynir,1 tabak kuru fasulye, mercimek gibi baklagiller de et yerine geçer.

Sebze ve meyveler...

Bunlar vitamin kaynağıdır. Can'ın organlarının birarada olmasını ve normal çalışmasını hızlandırır. Ayrıca Anne'nin kabız olmasını önler.
Günlük kalori gereksinimi...
Bir günlük kalori gereksinimi ortalama 2200 ile 2400 kalori arasındadır. Bu gereksinimin 300 kalorisi proteinli gıdalardan alınmalıdır. Günlük hareket miktarı ve hamilelik öncesi ağırlık günlük kalori gereksinimini etkiler. Bu değişkenlerle kişiye özel gereksinimin saptanmasında bir diyet uzmanına danışılması uygun olacaktır.

Hamilelikte demir gerekir...

Günlük besinlerle alınan demir annenın demir gereksinimini karşılayamaz. Bir hamilenin günde 1 gram demire gereksinimi vardır. Bunun 300 miligramı Can'ın kan hücrelerinin yapımında, 500 miligramı Annenın fazladan yapılan kan hücrelerinini yapımında kullanılır. Geriye kalan 200 miligramı da da günlük gereksinimdir.Demir kırmızı kan hücrelerinin ana maddesidir. Demir eksikliği kırmızı kan hücrelerinin az sayıda yapılmasına ve demir eksikliği kansızlığı denilen duruma yol açar. Hamilelikte kan hücrelerinin yapımı bir süre vücudun demir deposunca karşılanır. Ancak hamilelik öncesi yetersiz beslenmiş, bol ve düzensiz ve sık adet kanaması olmuş ya da daha önceki hamileliklerde deposunu tüketmiş Annelerde daha hamileliğin başından itibaren kansızlık belirtileri ortaya çıkar.

Kansızlık belirtileri...

Kansızlığın en sık görülen belirtileri solukluk, halsizlik, baş dönmesi ve çarpıntıdır. Aşırı kansızlık durumunda ise dudak ve ağızda çatlaklar, kulak çınlaması, tırnaklarda kırılmalar, yutma güçlükleri ve toprak yeme gibi anormallikler ortaya çıkar.Bu nedenle hamileliğin 16.-20. haftalarından itibaren hergün demir içeren haplar alınmalıdır. Demir ile beraber C vitamini alınması demirin emilimini arttırır. En iyisi demir hapının portakal suyu ile içilmesidir.Dikkat! Demir hapı süt ile birlikte alınmamalıdır. Süt demirin emilimini engeller. Yine mide ekşimesi için alınan anti asitlerde demir emilimini etkiler.Demir hapları dışkıya siyaha çalan bir renk verirler. Önemli bir durum değildir. Bazan demir doğuma kadar kapatılamayacak düzeyde düşük olabilir. Bu durumda demir içeren iğneler bu açığı kısa sürede kapatır. Bazan kan verilmesi gerekebilir.

Vitamin desteği ne kadar gerekli?..

Bizim ülkemiz için vitamin ve mineral desteği genelde gereksizdir. Birçok sebze ve meyve günlük ihtiyaçdan çok daha fazla vitamin içerir. Genelde hamilelere vitamin hapları vermek alışkanlık olmuştur. Bu haplar iştah açabilir ve mide bağırsak sistemini gereksiz yere yorar. Ikiz hamilelikde, dirençli kusmalarda ve hastalık hallerinde bazı özel vitaminlere karşı gereksinim artar.Dikkat! Vitaminin fazlası yarar değil zarar verir. Fazla D vitamini yenidoğanda kalsiyum fazlalığına ve buna bağlı ciddi sorunlara yol açar. Fazla A vitamini Can'da bel kemiği açıklıkları, kemik sakatlıkları, ve idrar yolu bozukluklarına yol açabilmektedir.

Kalsiyum ve fluor...

Yarım litre süt günlük kalsiyum gereksinimini fazla fazla karşılar. Dışardan alınan fazla kalsiyum vücuda karışmadan dışkı ile atılır.Hamileliği sırasında fluor desteği alan Annelerin çocuklarında daha az diş çürümesine rastlanıldığına ait çalışmalar vardır. Bu nedenle günde 2 mg fluor (Örneğin Zymafluor draje) alınması önerilmektedir.

İhmal edilen altın besin: Su...

Suyun yararı genelde unutulur ve hak ettiği önem verilmez. Günde en az 2 litre temiz ve yumuşak su içilmelidir. Su tüm organların düzenli çalışmasını sağlar. Özellikle böbrekler ve bağırsaklar daha düzenli çalışır. Vücutta biriken zararlı atıklar daha hızlı temizlenir. Kişi kendini çok daha iyi ve zinde hisseder. Çay, kahve gibi içecekler bu iki litrenin dışında tutulmalıdır.

Tuzu azaltmak yanlıştır...

Genelde hamilelerin tuzsuz yemesi gerektiğine inanılır. Tuz bir çok olay için gerekli bir besindir ve hamilelikte tuza ihtiyaç artar. Azaltılması doğru değildir. Tuz sadece yüksek tansiyonu ve kalp yetmezliği olan Annelerde kısıtlanır.

Yapay tatlandırıcılar...

Fazla kaloriden kaçınmak amacıyla yapay tatlandırıcı kullanımı oldukça yaygınlaşmıştır. Sakkarin kullanılmamalıdır. Aspartam içeren tatlandırıcılar hakkında şimdilik bir olumsuzluk belirtilmemektedir. Günlük gereksinim kadar kullanılabilir.

Hamilelikte alınan kilo nelere aittir?

Hamilelikte artan kilonun 3.5 kilogramı bebeğe aittir. Plasenta 500 gram, amnion sıvısı 1 kilogram, ağırlığı artan uterus 1 kilogram, memeler 300 gram, artan kan ve sıvı da 6 kg gelir. Bunun dışında alınacak kilo vücutta yağ olarak depolanacak ve doğumdan sonra Annede'da kalacaktır.Bir bebeğin gelişmesi için ek olarak toplam 55.000 kalori gerekir.

Tok kalmak için...

Hamileler olur olmaz zamanlarda acıkır. Bu zamanlarda az kalori verecek ve tok tutacak gıdalar alınmalıdır. Örneğin patlamış mısır, kavrulmuş buğday gibi.

Bilinçsiz diyet sakıncalı...

Günümüzde yaygınlaşan ve pek de sağlığı düşünmeksizin baskınlaşan estetik merak nedeniyle bir çok Anne adayı hamilelikte kilo almaktan kaçınmaya çalışır. Vücudunun bozulması endişesi ile hamilelikte de diyet yapmayı sürdürür. Yalnızca bu amaçlla yapılan diyetler vücut gereksinimini karşılayamazsa protein depoları kullanır. Bu durum da da Can'a gerekli protein sağlanamaz.


23 Kasım 2009 Pazartesi

Doğum Sonrası Kilo Verme Rehberi


Kadınların yaşamları boyunca yakasını bırakmayan “fazla kilolar” özellikle de doğum sonrasında problem yaratıyor.Doğum sonrası fazla kilolarından kurtulmak isteyen annelere uzmanlar “düzenli” ve “etkin” emzirmeyi ve özel egzersiz hareketleri öneriyor... Hamilelik döneminde alınan ve doğum sonrasında da bir türlü verilemeyen fazla kilolar, birçok kadının ortak sorunu. Ancak hamilelik döneminde az az ve sık sık beslenen, düzenli yürüyüş yapan anneler bu sorunu daha hafif atlatıyor. Uzmanların doğum sonrasında “şişmanlık” sorununun ortaya çıkmaması için ilk önerisi, bebeklerin en az 6 ay emzirilmesinden ibaret. Ve tabi ki uygun egzersiz hareketleri.


“Doğum sonrasındaki kiloların sorun yaratmaması amacıyla, hastalarımızı hamilelik döneminde ve sonrasında mutlaka diyetisyen desteği almaları konusunda uyarıyoruz. Düzenli ve dengeli beslenme fazla kilo alınması önlüyor.”

Uzmanlar hamilelik dönemi başlar başlamaz düzenli ve dengeli beslenme konusunda eksiklikleri bulunan annelere “diyetisyen” kontrolünde olmaları önerisini getiriyor. Çünkü doğum sırasında alınan fazla kilolar, bebek doğduktan sonra verilemiyor ve vücuda yapışıp kalıyor. Özellikle de karın ve basen bölgesinde toplanan yağların yakılması uzun yıllar alıyor. Diyetisyen kontrolünde kilo verilip düzenli spor yapılsa da, sürecin uzaması birçok kadını mutsuz ediyor. İşte doğum sonrasında “zayıflama maratonu” koşmamak için, annelere bebeklerini “etkin emzirmeleri”ni öneriliyor. Etkin emzirme bebeğin en az 6 ay süreyle anne sütüyle “su” bile verilmeden beslenmesinden ileri geliyor. Çünkü emzirme sırasında bir anne yaklaşık 500 kalori harcıyor, bu da yaklaşık 1 saat tenis oynama ya da bir saat boyunca aralıksız yüzmeyle harcanabilecek bir kalori oranı. Uzmanlar emziren annelerin sıkı diyet yapmamalarını öneriyor. Bu nedenle de günde en az 5-6 öğün yeyip 2200 kalori almaları gerekiyor.

Gebelik sonrasında fazla kilolarını atmakta zorlanan anneler, gebelik sırasında dengesiz, düzensiz ve yüksek kalorili bir beslenme rejimi uyguluyor. Bu nedenle de hamilelik dönemi sona erdikten sonra, annenin kilo vermesi ve forma girmesinde sorunlar yaşanıyor. Anne hamilelik döneminde 8-10 kilo alırsa doğum sonrasında daha kolay forma giriyor, ancak hamilelik döneminde 15-20 kilo alınırsa bu kilolar daha zor veriliyor. Dr.Sennur Zorer, emziren annelerin yüksek kalori harcamaktan dolayı, emzirmeyenlere göre daha kolay ve hızlı kilo verdiklerini belirtiyor.

DİYETİSYEN KONTROLÜ

Annelerin hem hamilelik döneminde hem de sonrasında mutlaka diyetisyene gitmeleri öneriliyor, “Annenin doğru beslenmesi hamilelik sırasında bebeğin beslenmesi için, sonrasında da bebeğin anne sütü alması için büyük önem taşıyor” diyor. Hamilelerin dördüncü ve beşinci aydan sonra ayda 1-1,5 kilo almasının yeterli olduğunu ifade eden uzmanlar, “Bazı gebeler günde iki öğün yeyip çok yüksek kalori alıyorlar. Genellikle akşam yemeğinde çok yiyorlar. Oysa öğün aralarını atlamayan, akşam yemeğini erken ve hafif yiyenler dengeli kilo alıyor. Bu dönemde az kilo alanların vücutlarında daha az çatlak oluşuyor” şeklinde konuşuyor. Bunların yanısıra ilk 4 ayda hiç kilo almayan bir gebenin son 5 ayda 10-15 kilo alması normal olarak nitelendiriliyor. Alınan kilo da hastanın boyuna, çalışma temposuna göre değişiyor. Çalışmayan anneler daha çok kilo alıyor.

BEBEK TAŞIMA

Hamilelik dönemi yaklaşık 280 gün sürüyor. Bu süre içinde kadınlarda fiziksel ve ruhsal değişiklikler meydana geliyor.
“Gebelik döneminde kas ve iskelet sisteminde meydana gelen olumsuz değişimler annelerin 9 aylık süreci sıkıntılarla geçirmesine yol açıyor. Bu nedenle de günümüzde annelere, mutlaka gebelik rehabilitasyonu uyguluyoruz.” Kas ve iskelet sisteminde meydana gelen değişiklikler sonucunda, karın duvarının gerildiğini ve gebenin ağırlık merkezinin kayarak duruşunun bozulduğunu belirten Fizik Tedavi Uzmanları, şunları söylüyor: “Normalde hepimizin belinde bir kavis bulunur. Ancak gebelerde bu kavis, annenin ağırlığının artması nedeniyle öne doğru yer değiştirir ve beldeki yük artar. Yine gebelikte artan hormonlara paralel eklemlerde aşırı hareketlilik meydana gelir. Ayrıca taban kaslarında zayıflık, kilo artışı ve aşırı sıvı birikmesi oluşur. İşte bu sorunları önlemek için gebelik rehabilitasyonu yapmak gerekir.”

ÖZEL EGZERSİZLER

Doğumdan sonra annelerin 1 yıl içinde ideal kilolarına dönmeyi hedef olarak belirlemeleri ve 6 ay içinde de fazla kilolarını vermeye çalışmaları öneriliyor. İlk birkaç hafta içinde 2-2.5 kg verilebilir. Ortalama kilo almış bir annenin vermesi gereken 6-10 kg fazlası oluyor. Egzersiz ve beslenme düzeninde yapacağınız değişikliklerle bu kilolardan kurtulabilirsiniz. Böylece günde 500 kalori azaltarak haftada 500 gr kaybetmeyi hedefleyebilirsiniz.

GEBELİK REHABİLİTASYONU

Duruş Bozukluğu Gideriliyor Gebelikte vücut ağırlığı arttığından, vücut bu yeni duruma alışmakta zorlanıyor. Kişinin duruşu bozuluyor, meme ve karın bögesinde aşırı yağlanmalar ortaya çıkıyor. Ayrıca omuz kuşağında geriye eğilmeler meydana geliyor. Dizlerde geriye doğru gidiş oluşurken belin çukuru derinleşiyor. Gebelerde oluşan “duruş bozukluğu”nun tedavisinde, gebenin kalçalar sıkılı, baş dik ve çene öne doğru, omuzlar hafifçe arkada, kollar yanda ve gevşek pozisyonda durmayı öğrenmesi gerekiyor. Bu duruş gebelerin yaşadığı sorunların çözümünde büyük katkı sağlıyor.

Doğru Yatış Teknikleri Rehabilitasyon sırasında gebelere “doğru yatış” teknikleri öğretiliyor. Eğer gebe sırtüstü yatmak istiyorsa, sağ omuzunun altına 30 derecelik açıyla bir yastıkla destek yapılıyor. Ayrıca yan yatarken bacaklarının arasına yastık koyması öneriliyor. Gebeye “karın güçlendirici” egzersizler öneriliyor. Uterus büyüdükçe karın kasları devamlı uzatılmış pozisyonda kaldığı için sonraki dönemlerde kas gücünü artırmak zorlaşıyor. Bu nedenle erken dönemde bu egzersizlere başlanıyor. Karın Kasları Güçlü Olmalı Gebeler bu dönemde en çok bel ağrısı, sırt ağrısı, el bileklerinde sıkışma uyuşma, bacak krampı, varis ve göbek fıtığından şikayet ediyor. Bu nedenle de hastalara “bel eğitimi” verilerek bel ağrıları olduğunda hastanın en uygun pozisyonu alması sağlanıyor. Eğer gereklisye korse veriliyor, masaj yapılıyor. Medikal tedavi de uygulanabiliyor. Fazla sıvı bilekleri yoruyor. Anne adaylarının vücutlarında sıvı birikmesi, el bileğinde ortaya çıkan “sinir sıkışmasına” neden oluyor. Hastaya gece sabitleştirici verilerek el bileklerinin hareketlerinin en aza inmesi sağlanıyor. El bileği egzersizleri yaptırılıyor. Sıkışan bölgeye buz konulması öneriliyor.

Bacak Krampı Zorluyor

Bu durumda fiziksel aktivitenin artırılması, magnezyum ve kalsiyum kullanılmasının faydalı olacağını söyleyen uzmanlar Anne adayı na, ayak bileği pompalama egzersizi yaptırılıyor ve yürüyüş öneriliyor. Kramp olduğunda ani germe hareketleri yaptırılıyor. Eğer varisleri varsa elastik çorap önerilerek fazla ayakta durmaması hastaya hatırlatılıyor.

Sırt Ağrısı Yoruyor
Sırt bölgesinde “kamburluk” artacağından, karın içinin büyüyüp vücudun öne doğru eğilmesiyle annenin sırtı buna uyum sağlayamaz. Göğüsler de büyüyeceği için, annenin duruşu düzeltilip kalın askılı sütyenöneriliyor. Ayrıca gerek duyulduğunda korse de verilebiliyor. Rahat kilo vermek için;
Bebeğini 6 ay boyunca düzenli emziren anne bir günde yaklaşık 500 kalori harcıyor. Bu da yaklaşık 1 saat tenis oynama ya da 1 saat aralıksız yüzmeyle harcanabilecek bir kalori oranı.
Uzmanlar, emziren annelerin sıkı diyet yapmamalarını öneriyor. Bu nedenle de günde en az 5-6 öğün yeyip 2200 kalori almak gerekiyor.
Doğum sonrasında, gebelik döneminde olduğu gibi, annelerin düşük kalorili diyet yapmaması öneriliyor.

Hamilelik Sonrası Kilolar

Hamilelikte alınan ortalama 12-15 kilonun, 6-7 kilosu doğum sırasında atılır. En çok 5-6 kilo fazlanız kalır. Bu kiloları vermek için en az 9 ay zamanınız var. Eğer dengeli besleniyorsanız, tatlı besinlerden uzak duruyorsanız ve karbonhidrat alımınıza dikkat ediyorsanız; katı bir rejim listesine gerek yoktur.
Emziren annelerin diyet yapmaması gerekir.
Aslında emzirmeyen annelerin de diyet yapmaları yanlıştır. Çünkü bir bebeğin sorumluluğu yeterince büyük ve yorucudur. Bu dönemde kendinize iyi bakmanız ve sizi halsiz bırakacak diyetlerden uzak durmanız gerekir. Sağlıklı beslenme rejimini uygularken de, her besin grubundan almaya özen göstermelisiniz. Porsiyonlarınızı küçültün. Tatlı ve hamur işlerini asla tüketmeyin. Öğün atlamayın. Bunlar bile, forma girmeniz için yeterlidir.

* Doğumdan sonra bölgesel alınan kilolar, sadece beslenme rejimi ile verilebilir mi? Özellikle karın bölgesi, kalça ve üst bacak bölgesinde oluşan kiloları, tek başına beslenme rejimi ile atmak imkansızdır. Doğumun ardından zorlanan kasların toparlanması için kesinlikle egzersize ihtiyaç vardır. Hamilelik süresince fazla kilo almamış olsanız bile, bazı kaslar gevşer ve sıkılığını kaybeder. Özellikle karın kasları egzersiz olmadan eski gerginliğine kavuşamaz. Sezaryen yapan annelerin, karın kaslarının toparlanması biraz daha zordur. Göğüs kasları da, gebelik boyunca ve sonrasında süt kanallarıyla dolarak ağırlaştıkça sıkılığını kaybeder. Doğumdan sonra mutlaka karın bölgeniz için özel egzersiz programlarına başlayın. Ayrıca mutlaka emzirme sutyeni kullanın.

Zayıflatan Bitkiler

Zayıflatan şifalı bitkiler sayesinde 1 ay içerisinde 15 kilo verebilmenizin sırrını çözebilirsiniz …

Tabiiattaki bitkilerin sağlık içine ne kadar yararlı olduğunu saymakla bitiremeyiz. Bu bitkilerin arasında bazıları vardır ki zayıflama ve diyet hususunda bize çok yarar sağlar. Sağlıklı zayıflamak için daima şifalı bitkiler ile doğru diyet yöntemlerini uygulamalısınız.

Zayıflatan Şifalı Bitkiler ;

1 – At kuyruğu ( Aquisetum Arvanse ) : Bu bitkinin en önemli özelliği idrar söktürücü olmasıdır. Ayrıca sıkılaştırıcı özelliği sayesinde başta yapraklar ve sapları olmak üzere bütün kısımları şifalı bitkidir. Yağ dokularını eritmede kolaylık sağlar ve yaraların kolay iyileşmesinde rol oynar. Aşırı kullanılması böbreklere zarar verir bunun için kontrollü bir şekilde uzman yardımı alarak at kuyruğu bitkisini kullanınınız.

2 – Sinameki ( Casiya Senna ) : Kalın bağırsak üzerinde suların emilmesini önler müshil etkisini yapar. Sinameki uzun süre kullanılmamalıdır yoksa kusabilir mideniz bulanabilir. Bu bitki rezene ve nane ile birlikte kullanılmalıdır.

3 - Biberiye : Yağ yakıcı özellikte olması, kan akışını hızlandırması ile idrar sökücü etkisi ile zayıflamada fayda sağlar. Biberiye bitkisinden çıkarılan yağları dıştan vücuda sürdüğünüz zaman bağ dokularını dayanıklı hale getirir. 4 – Limon Yağı ( Citrus limette ) Limon yağı ile limon kabuklarının sıkılması sonrasında su buharlaşarak distilasyon haline getirilir. Limon yağı vücudun terlemesinde yardımcı olur. İdrar söktürücü ile kurt düşürmek için kullanılır.


5 – Funda Yaprağı : Böbrekler ile idrar yollarını hızlandırarak vücutta bulunan ödemin dışarıya atmasında fayda sağlar. Funda yaprağı uzun zaman kullanılırsa bulantu, kusma ve tansiyon düşüklüğüne neden olabilir. Funda yaprak dozu her kişinin bünyesine göre ayarlanmalıdır.

6 – Polen : Arıların bal yapmak için çiçeklerden getirdiği polenleri toplayarak granül haline getirilmesi ile elde edeceğiniz bu besinin içerisinde bol miktarda vitamin ve mineraller bulunmaktadır. Her yemekten belli bir dozda alındığı zaman iştahınızı kabartarak yemek esnasında alındığında iştah açar.

7 – Ardıç Tohumu : Fazla kiloları eritmek için ardış tohumunda bulunan idrar söktürücü etkisinden faydalanılır. Ancak ardış tohumu aşırı kullanılırsa böbrek içerisinde tahribata neden olur.


Zayıflatan şifalı bitkiler üzerinde sizlere biraz açıklamalar yaparak fazla kilolarınızdan kurtulmak için iyi bir diyet yöntemi uygulayarak şifalı bitkilerin yan etkilerini dikkate alarak kullanmanızda fayda vardır.



Yemekten Sonra Hemen Çay İçmeyin

Yemekten hemen sonra içilen çay, besinlerle alınan demirin kullanımını sınırlıyor.

Çayda bulunan ‘tanen`, demir`le bağlanarak demir emilimini azaltıcı etki gösterir. Kahve için de aynı durum geçerlidir.

ÇAYI YEMEKTEN EN AZ 1 SAAT SONRA İÇİN

Yemekten en az 1 saat sonra tüketilen çay ve kahvenin demir emilimini etkilemediği bilinmekte. Peki demir yeteri kadar alınamaz veya vücut tarafından kullanılamazsa ne olur? Demir eksikliğinde anemi yani kansızlık oluşabilir. Anemi, ülkemizde çok sık görülen bir sağlık sorunudur. Ekonomik durum, beslenme alışkanlıkları ve daha pek çok etken kansızlığın meydana gelmesinde rol alır.

Demir eksikliğine dayalı kansızlıkta, renk solukluğu, halsizlik, yürüyüş ve hareketlerde isteksizlik, efora tahammülsüzlük görülür. Anemik olanların çayı yemekten 1-2 saat sonra tüketmelerini, açık ve limonlu çay içmelerini öneriyoruz.

KANSIZLIK NEDEN ÖNEMLİDİR?

"Gün içerisinde çok iş yapmadan yoruluyor, kendinizi halsiz hissediyor; baş dönmesi, çarpıntı, üşüme hissi ve iştahsızlık şikayetlerinden yakınıyorsanız bu bulgularınızın nedeni kansızlık olabilir" diyen İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Baykal da Kansızlık ve tedavi yöntemlerini anlattı. Baykal, demir, folik asit ve B12 vitamini eksikliğine bağlı olarak görülebilen anemi hastalığının tedavi edilmemesi durumunda çok daha büyük sorunlara yol açtığını söyledi ve kansızlıkla ilgili şu bilgileri verdi

KANSIZLIK BELİRTİLERİ

Yorgunluk, halsizlik, baş dönmesi, çabuk yorulma, solukluk, çalışma kapasitesinde azalma, iştahsızlık, bazen bulantı, çarpıntı, nefes darlığı, üşüme hissi, saçlarda dökülme, konsantrasyon bozukluğu.

KANSIZLIĞIN YOL AÇTIĞI SORUNLAR

Hamilelerde;

Bebek ölümleri artabilir.
Düşük kilolu bebek doğurma riski artar.
Erken doğum riski artar.
Vücut direnci düşer ve hastalıklar daha sık görülür.
Çocuklarda;
Büyümede gerilik görülebilir.
Fiziki aktivite azalır.
Çocuk daha sık hastalanır.
Algılama, öğrenme ve yorumlama fonksiyonları azalır, dikkat dağılması görülür.
Yetişkinlerde;
Sürekli yorgunluk hissi vardır, halsizlik oluşur.
İş gücü azalır.
Hastalıklar daha sık görülür.
Demir eksikliğine bağlı anemide görülen bulgular
Toprak, buz, kireç yeme isteği
Ağız kenarında çatlaklar oluşması
Tırnaklarda düzleşme
Dilde acıma hissi (tahriş olmuş dil) ve kırmızılaşma
Günlük demir ihtiyacı ne kadardır?
Günlük demir ihtiyacı yaklaşık olarak 2 mg. kadar olmasına rağmen kadınlarda ihtiyaç daha fazladır. Besinlerdeki demirin ancak yüzde 10 kadarı ince barsaklardan emilir. İhtiyaç halinde emilim artarsa da kayıpların karşılanamadığı durumlarda kansızlık oluşur. İhtiyaç kadınlarda, bebeklik döneminde, hamilelikte, ağır hastalık ve emzirme dönemlerinde daha fazladır.
Demir açısından zengin besinler
Kırmızı et, karaciğer, balık gibi hayvansal kaynaklı besinlerde faydalı demir daha fazladır. Kuru üzüm ve bitkisel kaynaklı besinlerdeki demir ihtiyacı karşılayamaz. C vitamini ve portakal suyu bitkilerden alınan demirin emilimini artırırken, çay ve kahve tüketimi demir emilimini azaltır.

Nasıl tedavi edilir?

Tedavide kullanılan çeşitli demir formları mevcuttur. Tedavi ağızdan alınan haplar şeklinde olabileceği gibi, kalçadan veya damardan yapılan tedaviler şeklinde de olabilir. İğne şeklinde yapılan tedavilerin ilki mutlaka bir sağlık kuruluşunda yapılmalıdır. Demir tedavisine başladıktan iki ay sonra hemoglobin düzeyi normale döner. Kemik iliğindeki demir depolarını doldurmak için daha uzun süreli tedavi gerekir.

Neden Kimine İçtiği Su Bile Yarıyor


Almanya'nın Düsseldorf Üniversitesi'nden bilim adamları, kimilerinin yediği halde kilo almamasının, kimilerininse bir gram vermek için bile büyük çaba göstermesinin ardında yatan gizemi keşfetti.


Tek bir genin yapısındaki ufak bir değişiklik, metabolizmayı baskı altında tutarak, geni taşıyanların daimi olarak ağır kanlı olmasına ve kalorileri iyi yakamamasına sebep oluyor. Bunun tam tersi bir şekilde, ince yapılı kişilerinse enerjiyi daha çabuk kullandığı ve bunu (vücudun) aşırı ısınma şeklinde harcadığı ortaya çıktı.

Telegraph'daki habere göre, genetik farkların ve FTO geni denilen şişmanlık geninin kilo alımından sorumlu olduğu bilim adamlarınca zaten biliniyordu. Bu genin yüksek risk içeren varyasyonuna sahip kişiler, düşük riskli gene sahip kişilerden ortalama üç kilo daha ağır oluyor. Ama bu genin nasıl çalıştığı tam olarak bilinmiyor, genelde iştahı etkilediği düşünülüyordu.

Fareler üzerinde yapılan deneyler sonucu elde edilen yeni veriler, söz konusu genin metabolizmanın hızını etkilediğini ortaya çıkardı. Nature dergisinde yayınlanan raporda, FTO geninin ısı olarak dışarı atılan enerji miktarını da etkilediği söyleniyor.
Sonuçların FTO genin hareketlerini etkileyecek ilaçların üretimine ışık tutacağına inanılıyor.

Kışın Kilo Vermenin Püf Noktaları


Kışın hareketimiz azalıyor, yediklerimiz farklılaşıyor. Oysa bazı önlemlerle, teraziden mutsuz inmemek mümkün.

Kışın çevre ısısı düştüğü için vücudumuz standart sıcaklığını korumak istiyor. Ancak vücudumuz bunu isterken metabolizma hızı yükseliyor ve enerji açığı artıyor. Enerji açığını giderebilmek için de daha fazla enerji verecek karbonhidrat ve yağ gruplarını istemeye başlıyor. Bunlar da daha çok kilo alımına neden oluyor.
NE YAPALIM DA KİLO ALMAYALIM?Dilem İrkin, kış aylarında hem bağışıklığımız güçlendirecek, hem de kilo aldırmayacak tüyoları şöyle açıklıyor:
Bağışıklık sisteminin zenginleşmesi için A, C, E vitamini, selenyum, magnezyum, çinko alınmalıdır.
A vitamini yumurtanın sarısı, ciğer, yeşil yapraklı sebzelerde bulunuyor. Turunçgiller, mandalina, portakal, greyfurt gibi, yeşil yapraklı sebzeler C vitamini içeriyor.
C vitamini tüketirken meyve suyunu sıkıp, bir saat sürahide bekletirseniz faydası kalmaz. Aynı şekilde yemek yaparken sebzeyi saatlerce yıkıyor, birçok parçaya bölüp, ağzı açık pişiriyorsanız yine vitamin kaybı olur.
E vitamini kuru baklagil, yağ, fındık, fıstık gibi besinlerde bulunur. E vitamini kalbi korur, antioksidan etkisiyle gıdaların bıraktığı serbest radikaller dediğimiz bize zarar veren bileşenlerin vücuttan atılmasına yardımcı olur.Selenyumun kaynağı ise deniz ürünleridir. Hayvansal gıdalarda da bol bulunur.
Kış aylarında D vitaminin en zengin kaynağı olan güneş ışınlarından mahrum kalıyoruz. Bu sebeple güneşli günlerde biraz dışarı çıkmak, yürüyüş yapmak gerekir.
Besin olarak balık oldukça yararlıdır. Zengin bir Omega-3 kaynağıdır. Haftada iki defa balık tüketmek iyidir. Ancak balık kızartma olarak değil, ızgarada yağ ekleyerek tüketilmelidir.
Çinko büyüme, gelişme, doku onarımında ve bağışıklık sistemi üzerinde önemli bir mineraldir. Çinko süt ürünleri, et ürünleri, hayvansal gıdalar ve bitkisel gıdalarda bulunur. Hayvansal gıda olanı ise daha zengindir.
Magnezyum kasların gevşemesi için gereklidir. Bununla birlikte bağışıklık sistemimiz için de gereklidir. Tam buğdaydan yapılmış makarna ve ekmek bu açıdan önemlidir. Çünkü tam buğday ayrıştırılmamıştır ve magnezyum için destekçidir.

Hızlı Yemek Yemek Şişmanlatıyor





Japon araştırmacılar, yemeğini hızlı yiyenlerin şişmanlama ihtimallerinin diğerlerine nazaran 3 kat fazla olduğunu ortaya koydu.

Günümüzde "fast food" gibi beslenme tarzlarının artması ve geleneksel yemek alışkanlıklarının azalmasıyla bir sorun halini alan şişmanlığa, hızlı yemek yeme alışkanlığının katkıda bulunduğuna ilişkin araştırma kapsamında 30 ile 69 yaşları arasındaki 3 binden fazla Japona nasıl yemek yedikleri soruldu.

Sonuçları İngiliz Tıp Dergisi`nde yayımlanan araştırma, ne kadar ya da ne yendiğinin değil yeme tarzlarının obeziteye nasıl yol açtığına ışık tutuyor.

Araştırmayı yapan Osaka Üniversitesi`nden Hiroyasu ve meslektaşları, soru sorulan 3 bin kişinin yarısından fazlasının hızlı yemek yeme alışkanlığı olduğunu saptadı. Hızlı yemeyenlerle karşılaştırıldığını hızlı yemek yiyen erkeklerin şişmanlama ihtimalleri yüzde 84 çıkarken, kadınlarda bu oran iki katını bulabiliyor. Yemeklerini bir çırpıda yemelerinin yanı sıra tıka basa doyana kadar yemeğe meyilli kişilerin şişmanlama ihtimalleri ise 3 katı fazla oluyor.

Uzmanlar, "hızlı yenince mideden tokluk sinyali beyne gidene kadar mide çoktan tıka basa doluyor, bu yüzden de hızlı yemek şişmanlatıyor" diyor. Uzmanlar bu nedenle eskilerin "her lokmanın 40 kez çiğnenmesi gerektiği" sözünü hatırlatıyor


Kilo Vermek İçin Sağlıklı Öneriler


Kilo vermek ve verilen kiloları geri almamak çoğumuz için zordur ancak unutmayın ki her bireyin metabolizma ve yaşam tarzı özellikleri farklıdır, o nedenle uzun sürelibaşarı için mutlaka kişiye özel uyarlamalar yapılmalıdır.Zayıflarken sağlımızı kaybetmek istemiyorsak nelere dikkat etmeliyiz?


Kilo vermek ve verilen kiloları geri almamak çoğumuz için zordur ancak unutmayın ki her bireyin metabolizma ve yaşam tarzı özellikleri farklıdır, o nedenle uzun süreli başarı için mutlaka kişiye özel uyarlamalar yapılmalıdır.Ancak temel kural herkes için aynıdır:
Kilo vermek için, metabolizmanızın çalışması ve günlük aktivitelerinizde kullandığınızdan daha az kalori almak zorundasınız!
Verilen kiloları geri almamak için öneriler- Önce kendinize şu soruları sorun: Beni kilo vermek ve verilenleri geri almamak konusunda en çok motive eden nedir?veya Yaşam boyu sürdürebileceğim yeni alışkanlıklar oluşturabilir miyim?Benim için zayıflamanın ödülü ne olacak, ben bu ödülü gerçekten istiyor muyum?- Önünüze gerçekçi hedefler koyun: Haftada 0.5-1 kg vermek gibi.- Alınan kaloriler ile harcadığınız enerji arasındaki dengeyi koruyun.-

Hedefe adım adım yaklaşın: Hareketsiz yetişkinlerin çoğunun genelde günde 2,500 - 3,500 adım attıkları belirlenmiştir, hedefinizi yavaş yavaş günde 10,000 adım ve üzerine çıkarın. Ne kadar çok adım atarsanız o kadar iyi!- Gıda alışverişi yaparken bilinçli olun. Tok karnına ve mutlaka önceden bir liste yaparak alışverişe çıkın. Mutlaka gıda ürünlerinin üzerindeki beslenme değerlerini okuyun. Seçtiğiniz diyet planında yer almayan gıda ürünlerini satın almayın.- Not tutun. Ne tip yiyecekler tüketiyorsunuz? Kaç kalori alıyorsunuz? Ne kadar hareket ediyorsunuz?- Daha az tartılın. Hergün baskülün üzerine çıkmayın. Haftada bir tartılın yeter. Kaybettiğiniz kiloların yerine cmleri ölçmek daha gerçekçi bir yaklaşımdır.Önceden plan yapın. Yemeklerinizi, tatillerinizi hatta ne zaman fazla kaçıracağınızı bile planlayın

Kilo Vermeye Yönelik Öneriler


Sık sık, azar azar beslenin: Sık sık beslenmek, daha az yemek yenilmesini beraberinde getirir. Gün içerisinde insanlar 2, 3 bilemediniz 4 öğün şeklinde beslenmektedir. Öte yandan kişi, bu sayıyı 5 hatta 6 öğüne kadar çıkartabilirse çok kısa bir sürede metabolizması bu değişikliğe adaptasyon olarak daha az beslenmeye başlar. Dolayısıyla sindirim sıkıntısı çekiliyorsa, o da hafifler. Buna karşılık kişiler genelde öğün atlar ve bunun zayıflatacağına inanır. Halbuki aç kalmak, öğün atlamak, gazete - dergi - internet gibi kitle iletişim araçlarından temin edilen şok diyetleri uygulamak zayıflatmaz, aksine kilo aldırır! Kişiye özel hazırlanmayan düşük kalorili diyetler, vücudu açlıktan ölme paniğine sürükler ve "kıtlık" moduna geçen metabolizma yavaşlar, yağ yakmak yerine tüketilen her besini yağ şeklinde depolama yoluna gider. Tıpkı, su kesildiğinde bidonlarda depo edilen suyu kullanıp; suyun az da olsa akmasıyla birlikte yeniden depolama işlemine başlamak gibi.
Öğün atlamayın:
Öğün atlamak bir sonraki öğünde daha fazla yenilmesinin yanında farkında olunmadan yağ miktarının artmasına, kas ve su kaybının olmasına neden olmaktadır. Aç kalmak, öğün atlamak kan şekerinin düşmesine, dolayısıyla şekerli besinlerin fazla tüketilmesine neden olmaktadır. Başta kahvaltı olmak üzere asla öğün atlanmamalıdır. Akşam en son saat 20:00'de bir şeyler yenildiğini ve kahvaltının ihmal edildiğini düşünelim. Öğlen saat 12:00'ye kadar açlık söz konusu. 16 saatlik bir açlık sonucu ister istemez daha çok ve daha hızlı yemek yenilir. Buna karşılık sabah kahvaltı edilse, hatta 10:30 gibi küçük bir ara öğün tüketilse, bu durum kişiyi öğlen yemeğinde frenlerdi. Çok hızlı yemek yenilmezdi. Ama kişi bir lokma ağzında iken diğer bir lokmayı hazırlar. "Ağzımdaki bitse de, ikinci lokmayı da hemen mideye indirsem" der gibi. Besinlerin ağızda iyice çiğnenmesi gereklidir. Tükürükte bulunan bir enzim karbonhidratların sindirimini besin henüz ağızda iken başlatmaktadır. Aynı zamanda iyice çiğnemek mekanik olarak besinlerin sindirilmesini sağlamaktadır. Midede bir köfte düşünün, bir de aynı miktarda kıyma... Tabi ki kıymayı sindirmek ve emilmesini sağlamak çok daha kolaydır. Unutulmamalıdır ki sindirim ağızda başlar. Tat alma duyusu midede değildir, dildedir. Tokluk merkezi 20 dakikada uyarılır. Yavaş yenildiği taktirde, daha az yemiş olunur.
Sıvı tüketiminizi artırın:
Günlük su tüketimi de azalırsa vücutta depolanan yağ miktarı artar. Sonuçta böbrekler fonksiyonlarını tam olarak yerine getiremediği için yağları enerjiye çeviren karaciğer böbreklerin işini üstlenir ve yağlar vücutta toplanır. Çay, kahve, kola, çorba, sebze, meyve... tüketilmesi de sıvı ihtiyacını karşılar. Ancak en iyi çözücü su olduğu için, ihtiyacın 3/4'ü sudan gelmelidir. O nedenle günde 10 - 14 bardak su içilmelidir. Çay, kahve ve kola diüretik özellikte olduğu için hemen vücuttan atılırlar. Suyun ayrıcalığı burada saklıdır. Günlük tuz alımını da azaltmakta fayda vardır. Sonuçta yemeklere tuz konulmakta. Ayrıca ekmeklerde de tuz bulunmaktadır. O nedende ekstradan sofraya tuzluk getirilmemelidir. En azından yemeğin tadına bakmadan tuz kullanılmamalıdır.
Şekerden uzak durun:
Şeker ve şekerli tüm besinlerden uzak durulmalıdır (Çay şekeri, bal, reçel, pekmez, çikolata, pasta, hazır meyve suları, meşrubatlar, kolalı içecekler, tatlılar...). Bu besinler kan şekerinde ani bir dalgalanmaya sebep olur, kan şekerini kısa sürede artırır ve düşürürler. Bu nedenle tatlı yedikten sonra kişinin canı tekrar tatlı çeker. Şekerin fazlası da vücutta yağ olarak depolandığı için mümkün olduğunca az tüketilmesi uygun görülmektedir.
Doymuş yağlardan uzak durun:
Margarin, tereyağı gibi katı yağlar yerine bitkisel sıvı yağları tercih edin. Süt, yoğurt ve peynirde de doymuş (kötü) yağlar bulunduğu için yarım yağlı veya yağsız (light) olanlarının tüketilmesi önerilmektedir. En azından süt ve yoğurdun kaymağını ayırın. Kırmızı et yerine beyaz ete daha çok ağırlık verin. Ancak beyaz et de olsa aşırıya kaçmayın. Öte yandan etin görünen yağını ve tavuğun derisini mutlaka ayırın. Yine enerji değeri yüksek, besin değeri düşük; kaymak, krema, mayonez, cipsler, soslar, kuruyemişler gibi aşırı yağlı yiyeceklerden de kaçınılmalıdır.
Kızartmalardan uzak durun:
Yiyecekleri kızartmak, kavurmak yerine; haşlama, ızgara yapma, buğulama veya fırında pişirme yöntemlerini kullanarak hazırlayın. Çünkü besinler kızartıldığı veya kavrulduğu esnada % 10 - 15 oranında yağ çekerler. Gerçi fazladan alınan kalori spor yapılarak veya bir sonraki öğünü hafif şeylerle geçiştirerek regüle edilebilir. Yalnız burada tek sorun kalori içeriğinin artması değildir. Aynı zamanda besinler bu işlemler sonucunda kanser yapıcı bazı öğeler içermektedir. İşte vücut bu öğeleri dışarı atamaz ve zamanla birikim söz konusu olur. Genelde mantı, iskender, yayla çorbası gibi yiyeceklerin üzerine ayrı bir kapta kızdırılan yağı ilave edilir. Bu durumda yağlar yine okside olur, yani yanar. Yine kanserojen bazı öğeler içerir. O nedenle yemek yaparken kızartma ve kavurma işlemlerinden kaçınmakta fayda vardır.
Yemeğin suyunu tüketmeyin:
Toplumda büyük bir kesimde tabak sıyırmak gibi bir alışkanlık da bulunmaktadır. Bir bezelye veya nohut tanesini düşünecek olursak; besinin üzerinde zar şeklinde çok ince bir tabaka halinde yağ bulunmaktadır. Öte yandan yemeğin bütün yağı dibe çökmekte ve yemeğin suyu ile karışmaktadır. Sonuçta yemeğin suyunu kaşıkla tüketiliyorsa, pilavın üzerine dökülüyorsa veya ekmek banarak tabağı sıyrılıyorsa yemeğin bütün yağını da tüketilmekte. Hatta 2 dilim ekmek yemek varken, bu 3 - 4 dilime çıkıyor.
Daha az yağ tüketin:
Yağ alımını azaltmak adına etle pişen yemeklere yağ koymayın. Sonuçta etler yaklaşık %20 oranında yağ içermektedir. Tereyağı, margarin gibi katı yağlar yerine; zeytinyağı, mısırözü yağı, soya yağı, kanola yağı, fındık yağı veya bitkisel karışım yağları kullanın. Ayrıca kullanılan yağ zeytinyağı bile olsa mucize bir yağ değildir, ekmeği bandırarak tüketmeyin. Sıvı yağları her zaman için kötünün iyisi olarak görün. Sonuçta 1 gram yağ 9 kkal. enerji içermektedir. İlle de katı yağ kullanmak istenirse yumuşak margarinleri tercih edin.
Hamur işlerinden uzak durun:
Pasta, kek, kurabiye, börek vb hamur işlerinde de bol miktarda yağ, şeker, un, yumurta... kullanıldığı için mümkün olduğunca bu besinleri yemekten kaçının. Canınız çok isterse ikram edilenin yarısını yiyin. Çünkü hiçbir zaman diğer yarısı annelerin dediği gibi arkamızdan ağlamaz. Sonrasında da spor ile yediklerimizi yakmak veya bir sonraki öğünü hafif şeylerle geçiştirmek şartıyla tabi.
Posalı (lifli) besinleri artırın:
Posalı besinler kan şekerini, kan basıncını (tansiyonu) ve kan kolesterolünü istenilen seviyede tutarlar. Midede, hacimlerinin 20 katı kadar şişerler; tokluk, doygunluk sağlarlar ve abur - cubur yenilmesine mani olurlar. Ayrıca dışkılama sayısını ve miktarını artırırlar. Kabızlık şikayeti varsa ortadan kalkar, böylelikle kilo vermeye yardımcı olur. Kalın bağırsak kanserinden koruyucu etkiler de içerirler. Bu yüzden sıklıkla kurubaklagil yemeği yenilmelidir. Ayrıca buğday ekmeği yerine kepek, çavdar, yulaf ekmeğini; pirinç yerine bulguru tercih etmekte fayda vardır. Hatta kepekli un, pirinç, makarna ve erişteyi de denenebilir. Sebze - meyve tüketimi de artırılmalıdır. Ancak posa kabuk ve kabuğa yakın yerlerde bulunduğu için, soyulmadan yenilebilenleri (gaz, şişkinlik yaratmıyorsa) kabuklarıyla birlikte, en azından çok ince soyarak tüketin. Mevsiminde en çok bulunanı seçmek fiyat, hormon ve besin kaybını önlemek açısından her zaman için daha avantajlıdır.
Düzenli spor yapın:
Gelelim en önemli konuya; haftada 6 gün 1 saat kadar spor yapılması gerekmektedir. Tabi birden spora başlamanın da getirebileceği bazı sıkıntılar olacaktır. O nedenle haftada 3 gün, 30'ar dakika ile spora başlayarak zamanla süreyi ve sıklığı artırarak haftada 6 gün ve 60'ar dakikaya ulaşmak daha sağlıklı olacaktır. Avrupa'da yapılan bir araştırmaya göre şu sonuçlar alınmıştır: 3000 kişinin katıldığı bu çalışmada bireylerin %10'luk bir kesimi sadece diyet ile "spor yapmadan" zayıflamıştır. Öte yandan sadece spor yapan "diyet yapmayan" bireyler ise %1 oranında zayıflamışlar. Halbuki hem diyet hem de spor yapan bireyler %89 gibi yüksek bir oran ile zayıflamışlar. Buna sinerjik etki denilmektedir. Spor ve diyet birlikte olduğu taktirde birbirlerinin etkinliğini artırırlar. Kişi kendini çok yormadan, çok da aç kalmadan bu işin üstesinden gelebilir. Kimsenin bunu başaran insanlardan eksiği yok. Yeter ki inancı ve kararlılığı yitirmemeli, sabırla bu işin üzerine gidilmeli. "Ne egzersizi Allah aşkına! Vaktim mi var zannediyorsun?" veya "Egzersiz yapmak için hiç zamanım yok. Zaten çok yorgunum!" gibi mazeretleri uzayabilir. İlk bakışta çoğu doğru gibi gözükebilir, ama dedik ya bunlar mazeret. Gerisi size kalmış, mazeretleri uzatabilirsiniz:
- Günümün önemli bir kısmı mutfakta geçiyor ve sürekli yemeklerle uğraşıyorum. E ben de yiyorum tabi!
- Ev işleri zaten yeterince yoruyor. Çamaşır, bulaşık, ütü... Vakit mi kalıyor ki sanki?
Kabul, günlük koşturmacalar kişiyi yoruyor. Ama yine de birey kilo alıyorsa o taktirde ekstradan bir spor yapmalıdır. Ayrıca bu sporun sürekliliği de çok önemlidir. Spora yeni başlanıyorsa 30. dakikada, düzenli olarak spor yapılıyorsa vücut 20. dakikada ısınmaya başlar. O dakikadan sonra ekstra bir enerji harcaması söz konusudur. Tıpkı arabanın 90 km'yi geçince daha çok benzin yakması gibi. O nedenle günde üç kere 20'şer dakika yürümek yerine, bir kere çıkıp net 1 saat yürümek çok daha sağlıklıdır. Yalnız ilk 5 dakika ısınma, son 5 dakika da soğuma evresi olarak düşünülmeli, tempo zamanla artırılmalı ve azaltılmalıdır. Birden spora başlayıp, aniden bırakmamalı. Tempolu yürümenin dışında; çok hafif tempoda koşma, bisiklete binme, yüzme, tenis, kürek çekme, aerobik, jimnastik, dans tarzı kalbi çalıştıran sporlar yapılması daha uygun görülmektedir. Body, halter sporlarında olduğu gibi tek bir bölgeye yüklenilmesi pek önerilmektedir. Yapılan spor asla ödev olarak görülmemeli. Bu da tedavinin bir parçasıdır. Amaç; metabolizma hızınızı düşürmemek, kilo verirken bir noktada ağırlığın sabit kalmasını önlemek, verilen kiloların kalıcı olmasını sağlamak ve en önemlisi sağlıklı yaşama adım atmaktır. Sonuçta "1 saat" denilen süre günün sadece %4'üdür. Şunu (en azından şimdilik) unutmamalı: Kişinin kilo kaybedenlerden hiçbir eksiği yok, hatta fazlası bile vardır.

Zayıflama Hakkında Bilinen Doğru Ve Yanlışlar


Şeker Açlık Duygusuna Yol Açar mı? Vücudumuza aldığımız şeker bize sadece kalori verir. Bunun dışında vücut için hiçbir faydası yoktur. Şeker yenildiği zaman insulin salgılanımı uyrılacağı için açlık hissi uyandırır. Diyet yapan insanlar kan şekerlerinin düştüğünü bahane ederek şeker alımına ihtiyaçları olduğunu düşünürler. Oysa vücuda alınan tüm besinler ve şekerler glikoza dönüşmektedir. Bu yüzden kişi hiç şeker yemese de diyete bağlı olarak kan şekeri düşmez.
Şeker Açlık Duygusuna Yol Açar mı? Vücudumuza aldığımız şeker bize sadece kalori verir. Bunun dışında vücut için hiçbir faydası yoktur. Şeker yenildiği zaman insulin salgılanımı uyrılacağı için açlık hissi uyandırır. Diyet yapan insanlar kan şekerlerinin düştüğünü bahane ederek şeker alımına ihtiyaçları olduğunu düşünürler. Oysa vücuda alınan tüm besinler ve şekerler glikoza dönüşmektedir. Bu yüzden kişi hiç şeker yemese de diyete bağlı olarak kan şekeri düşmez.
Şeker haricinde kullanılan tatlandırıcılar da insan vücudunda ciddi sağlık sorunlarının nedenleri arasında yer alabiliyor. Uzun süre ve çok yüksek düzeyde alınan tatlandırıcıların kanser yapıcı etkisi olduğu görülmüştür. Bu ürünlerin insülin salınımı üzerinde şeker kadar etkileri yoktur, bu yüzden normal şekerden daha iyi oldukları düşünülebilir. Rafine beyaz şeker yerine, daha az kalori içeren ve mineral tuzlarla vitaminler açsından da daha zengin olan balı tercih etmek organizma açısından çok daha yararlıdır.
Zayıflama Rejimlerinde Önemli Olan Günde Ne Kadar Kalori Alındığı mıdır? Kalori hesabı yapmak zayıflamak isteyen bir kişi için şarttır ama kalorinin nasıl alındığı önemlidir. Vücuda alınan kalorinin %12 - 15'i proteinlerden, %25 - 30'u yağlardan ve %50 - 60'ı karbonhidratlardan gelmelidir. 1 gram yağ 9 kalori, 1 gram protein ve karbonhidrat 4 kalori vermektedir. Vücuda alınan karbonhidratların ve proteinlerin fazlası da yağ olarak depo edilmektedir. Bütün kalorilerin vücutta yaptığı etki ve kiloya dönüşme özelliği aynı değildir. Örneğin aldığımız karbonhidrat, protein ve yağlar kalori olarak harcanabilmesi için glikoza dönüşmektedir ilk önce glikoza dönüşen grup karbonhidratlardır. Daha sonra yağlar ve proteinler glikoza dönüşür. Alınan kalori harcanan kalorideen daha az ise harcanamayan glikozlar yağa dönüşerek vücudun değişik yerlerinde depo edilir. Kadınlarda daha çok kalçada depolanırken, erkeklerde göbekte depo edilir.
Atıştırmak Formu Bozar mı? Gün içinde yemek zamanları dışında bir şeyler yiyor ve normalde 3 öğünden aldığınız kaloriyi 4,5 hatta 6 küçük öğünde alıyorsanız bu atıştırmalar bir sorun yaratmaz. Çünkü bu şekilde bir beslenme düzeni aşırı kalori almamanızı ve vücudunuzun her öğünde sindirim olayı için daha çok kalori harcamasını sağlar. Fakat siz her öğünlerinizde yemeniz gerektiği kadar yedikten sonra abur cubur atıştırıyorsanız, bu elbette kilo almanıza neden olacaktır.
Tuz Şişmanlatır mı? Tuz, vücudun su tutmasına yol açar ancak vücuttaki yağ oranlarıyla hiçbir ilgisi yoktur. Buna karşılık aşırı tuz kullanımı suyla beraber kişide şişkinlik hissine yol açabilir. Bu yüzden özellikle adet dönemi öncesinde tuz kullanımında aşırıya kaçılmaması tavsiye edilir. Öte yandan tuzun iştah açıcı etkisi göz önünde tutulduğunda özellikle rejim yaparken neden tuzdan kaçınılması gerektiğide ortaya çıkar. Dolayısıyla tuzun kilo alımı üzerinde doğrudan değil, dolaylı bir etkisi vardır.
Sık Yapılan Ağır Rejimler Metabolizmayı Bozar mı? Ağır rejimler sadece metabolizmayı değil sindirim sisteminizi de bozar. Önce aşırı bir kısıtlama, dolayısıyla ani kilo verme, ardından da aşırı yasaklar yüzünden kontrolün kaybedilmesi ve ani kilo alımı gibi bir kısır döngüye girildiğinde metabolizma sarsılır. Bunun sonucunda da çok doğal olarak aşırı kilo riski artar. Buna bağlı olarak kişide yeme ihtiyacının tamamen ön plana çıktığı pek çok patolojik sorun ortaya çıkabilir. Bu durumda yapılması gereken; yavaş kilo verdiren, kişiyi korkunç yasaklar içinde boğmayan ve hem yemek hem de rejim olayını yaşamın tek unsuru haline getirmeyen rejimlere yönelmektir.
Çok Su İçmek Zayıflatır mı? Belli bir diyet ve egzersiz programına bağlı olmadan çok miktarda su içmenin zayıflatıcı bir etkisi yoktur. Buna karşılık rejim yaparken, özellikle su, bitkisel çaylar gibi bol miktarda (en az 1,5 litre) sıvı alınması vücutta biriken toksinlerin atılmasını kolaylaştırmak açısından yararlı olacaktır. Gün içinde hafif bir açlık hissettiğinizde bir büyük bardak su içmek belki de o an için iştahınızı kesebilir ve sizi gereksiz kaloriler almaktan koruyabilir. Özellikle mineral tuzlar açısından zengin suların tercih edilmesi, rejim sırasında vücutta bazı besinlerin tüketilmesine bağlı olarak ortaya çıkan eksikliklerin giderilmesine yardımcı olabilir.
Zayıflamak için Suyu Öğün Aralarında mı İçmek Gerekir? Zayıflamak için suyu yemeklerden önce içmek gerekir. Yemek öncesi içilen su mide kapasitesini dolduracağı için tokluk hissi verecektir ve yenilen yemek miktarını azaltacaktır. Yemek aralarında içilen su ise iştah açabilir. Ayrıca sıvı tüketmeden ya da az miktarda sıvı alarak yediğiniz bir yemekte daha çabuk doyarsınız. Ancak lifli yiyeceklerin, bir miktar sıvıyla tüketilmesi lifin şişerek hacim oluşturmasını ve tokluk hissi vermesini sağlayacağı için bu tip besinlerin sıvı gıdalarla veya suyla birlikte alınmamasında yarar vardır.
Sıcak Ortamlar Zayıflatır mı? Sauna gibi sıcak ortamlarda terlemeyle kaybedilen, yağ değil sudur. Bu gibi sıcak ortamlar organizmanın toksinlerden arınmasını, kasların gevşemesini, kırgınlığın atılmasını sağlar ama sizi zayıflatmaz.. Mutlaka soğuk suyla yapılan bir duşla tamamlanması gereken sauna seansları, kalp damar, solunum ve dolaşım sistemi hastalıkları olan kişiler için uygun değildir. Ayrıca kilo kaybetme açısından bakacak olursak soğuk, sıcaktan çok daha etkilidir. Örneğin 18 derece suyla yapılacak bir banyo dakikada 7,2 kalori harcamanızı sağlar.
Alkol Şişmanlatır mı? Bütün alkollü içecekler, hatta içerdiği tannin gibi maddeler sayesinde diğerlerinden daha iyi olduğu iddia edilen şarap bile, az ya da çok oranda kalori içerir. 1 kadeh şarapta 85 kalori varken, 1 kadeh rakıda 335 kalori vardır. Ayrıca alkol alımına bağlı olarak tüketilen diğer besin maddelerinin de (kızarmış patates, cips, mezeler vs.) vücutta gereksiz bir kalori ve yağ deposu olarak kalacağını unutmamak gerekir.
Diyet Ürünleri Zayıflatmaya Neden Olur mu? Diyet ürünleri zayıflamayı sağlamaz, ancak bu ürünlerin zayıflamaya yardımcı oldukları bilinmektedir. Tabii hangi besin maddesinden söz ettiğiniz de önemli.
Süt, yoğurt, peynir ve et gibi ürünler yağı azaltılarak diyet hale getirilirler.
Şekerlemeler, çikolatalar, şekerli içecekler şeker yerine tatlandırıcılarla yapılmışlarsa kaloriler azaltılmıştır. Eğer şekerden daha geç emilen sorbitol, fruktoz gibi doğal tatlandırıcılar kullanılmış ise kalorisi normal ürünlerle aynıdır.
Ekmek grubu ürünler diyet ürün haline getirilirken lif yönünden zenginleştirilmekte ve yağ eklenmemektedir.

İkbal Gürpınarın Zayıflama formülü

İkbal Gürpınar’ın zayıflama sırrı ortaya çıktı. Ne mi?

Soğan suyu…

Evdeki malzemeyle hem de uygulaması çok kolay...
Zayıflama reçetesinin formülü ise şöyle;

GEREKLİ MALZEMELER :* 4-5 adet kurusoğan* 2,5 lt su

HAZIRLANIŞI VE KULLANIM ŞEKLİ : Soğanların kabuklarını soyup, elinizle kırdıktan sonra düdüklü tencerede 10 dakika boyunca kaynatın. Ilındıktan sonra süzün. Hazırlamış olduğunuz bu soğan suyunu gün içerisinde için. 20 gün kullandıktan sonra, 20 gün ara verin ve 20 gün daha kullanın.
Hepsi bu...

22 Kasım 2009 Pazar

YAĞ HER ZAMAN DÜŞMAN MI ?

Aslında bütün gıda grupları gibi vücudumuzun yağlara da ihtiyacı var. Özellikle kuru yemiş, zeytin ve zeytin yağı, yağlı balıklardaki yağlar kalp sağlığımız için gerekli. Kalori kaygısıyla sağlık sınırlarının altında yağ alınan rejimler sağlığa zararlı.
Araştırmalar, düşük ve çok düşük yağlı zayıflama rejimlerinin kan yağlarını olumsuz yönde etkilediğine işaret ediyor.
Buffalo'daki State University of New York, Pennsylvania State University ve University of Rochester'dan altı araştırmacının yeni yayınladıkları bir inceleme, makul miktarda yağ içeren bir diyetin, düşük veya çok düşük yağlı diyetlere göre kan yağlarını daha iyi düzeylerde tuttuğunu gösteriyor.
Araştırmacılar zayıflama diyetine giren kilolu (BKİ'si 25'in üzerinde) ve şişman (BKİ'si 30'un üzerinde) 53 kişiyi rastgele iki gruba ayırdı. Birinci gruba enerjinin %33'ünün yağlardan alındığı bir diyet, ikinci gruba ise yağın enerjinin %18'iyle sınırlandığı bir diyet uygulandı. İki grubun da bir günde aldığı enerji 1800 kaloriyle sınırlandı ve iki gruptakiler de altı hafta boyunca haftada ortalama 1 kilo verdiler. Altı haftanın sonunda gruplar koruma diyetine alındı ve bu dönem dört hafta sürdü.
Deneyin başlangıcında, altıncı haftanın ve onu izleyen dört haftanın sonunda deneklerin kan yağları ölçüldü.
Orta yağ diyet grubunun HDL kolesterolü ("iyi kolesterol") değişmedi. Trigliseritleri düştü. İyi kolesterolün toplam kolesterole oranı da yükseldi. Bu son iki iyi yönde değişiklik, koruma döneminde de aynı kaldı.
Buna karşılık az yağ diyetindeki grubun iyi kolesterolü düştü ve dört haftalık koruma döneminde eski değerlerine geri dönmedi. Trigliseritleri zayıflama sırasında düştü, fakat koruma döneminde hızla eski değerlerine yükseldi. İyi kolesterolün toplam kolesterole oranında da bir iyileşme gözlenmedi.
Araştırmacılar, bulguların, kalori kontrolüne dayanan rejimlerde alınan yağ miktarının çok sınırlanmamasını, özellikle tekli ve çoklu doymamış yağ içeren orta karar bir rejimin tercih edilmesi yönünde işaret verdiğini belirtiyorlar. Ancak yağ miktarını toplam enerjinin üçte biri civarında tutarken kuru yemiş, zeytin ve zeytin yağı ve yağlı balık gibi faydalı yağ kaynaklarının öne çıkarılması gerekiyor.
dr. pozitif kliniğinde aldığımız sonuçlar bu araştırmada bildirilenden daha iyidir. Üyelerimizde iyi kolesterol yükselmekte, trigliserit ve kötü kolesterol düşmektedir. Ancak bizim sonuçlarımızı bu yazıda özetlenenlerle karşılaştırmak doğru olmaz. Çünkü dr. pozitif programında süreli bir "rejim"den çok yaşam tarzı değişikliğine ve aynı anda hareketliliğe de odaklanılmaktadır.

DİYET KELİMESİNİ UNUTUN

Diyet kelimesi sınırlama ve yoksunluk duygusunu beraberinde getirir. Oysa beslenme modelinde değişiklik yapmak yeni alışkanlıklara uyum sağlamaya çalışmak daha doyurucu, yapılabilir ve kalıcı bir tutum haline dönebilir. Aşağıdaki ufak değişiklikleri başarmanız ve beslenme biçiminize kalıcı olarak yerleştirmeniz bile uzun vadede sağlığınıza çok büyük katkılar sağlayacak. Aşağıdakilerden en uygun olanlarını işaretleyin ve sırasıyla hedeflerinizi gerçekleştirmeye çalışın.-Yaşam biçimi ve düşünce şeklinizi yeniden yapılandırın. Dengeli beslenme ve iyi yaşamı hayatınızın bir parçası haline getirin ve etrafınıza da bunu anlatın. Arkadaşınıza giderken pasta almak yerine, taze meyve sepeti veya zeytinyağı ürünlerinden bir sepet hazırlayabilirsiniz.- Porsiyon ölçülerinizi küçültün. Kendinize yasaklar koymak yerine her şeyden tüketip küçük miktarlarda tercih etmeyi deneyin. Tabağınızı yarım bırakın veya karşınızdaki ile paylaşın- Haftada iki gün mutlaka balık yemeye çalışın. Omega 3 hem çocuklar hem de yetişkinler için kalp beyin ve göz sağlığı açısından son derece önemlidir. Ceviz tüketimi de Omega 3 için iyi bir kaynaktır.- Çay, kahvede şeker kullanıyorsanız bırakın. Günde 5 şeker 100 kalori enerji verir. Her gün sadece 100 kaloriden vazgeçerek yılda 36500 kalori tasarruf edersiniz bunun karşılığında yıl sonunda 5 kg zayıflamış olursunuz. Günde 5 şeker eksik ye yılda 5 kg zayıfla! Hiç fena değil…- Salataya eklediğiniz yağ miktarını gözden geçirin. 1 tatlı kaşığı zeytinyağı yeterlidir. Fazladan her bir kaşık 50 kalori almanız demektir.- Kuru baklagilleri haftada 1 – 2 kez mutlaka yemeye çalışın. Mercimek, nohut, kuru fasulyeyi ihmal etmeyin. Sıcak yemek yapmak dışında haşlayıp salatalarınıza karıştırabilirsiniz çorba olarak tercih edebilirsiniz.- Doymuş yağ tüketimini azaltın. Bu sebeple hayvansal besinlerin yağsız olanlarını seçin süt, yoğurt, peynir ve etlerin yağsız kısımlarını tercih edin.- Meyve suyu yerine meyve tüketin. 1 bardak portakal suyunun 3 – 4 portakaldan elde edildiğini düşünürsek 2 dakikada 250 kalori almak yerine 3 – 4 portakalı gün içinde tüketmek hem sizi daha uzun süre tok tutar, hem lif alırsınız hem de ara öğün tüketmek metabolizmanızı hızlandırır.- Alkol tüketiminizi sınırlandırın. Her gün bir kadehten fazla alınan alkol, B1, B6 vitaminleri ve folik asidi olumsuz etkilemektedir. Tükettiğiniz alkol miktarına dikkat edin. Alkol seviyorsanız tercihiniz hep şarap olsun. Rakı votka ve viski içtiğinizde yüzde 45 – 50 oranında alkol alırsınız. Oysa şarabın alkol oranı yüzde 12 – 15 dir. 1 gram alkolün 7 kalori olduğunu unutmayın- Su içmekte zorlanıyorsanız çaylara ağırlık verin. Suyu içmek zor geliyorsa içine limon sıkın taze nane veya salatalık atın böylece yeni bir içecek yaratmış olursunuz. Buna rağmen başarılı olamıyorsanız bitki çaylarını bol su ile demleyin ve onu tüketin. Siyah çayı açık ve limonlu için.- Her sabah aynı kahvaltıyı etmeyin. Bazı günler yeme biçiminizi değiştirin, tek yönlü beslenmeyin, farklı tatları deneyin.Örneğin*Meyve salatası ile yoğurt*Yulaf ile süt*Meyve ile badem*Süt ile meyve*Peynir ekmek*Tost*Simit peynir*Omlet ile ekmek*Çorba gibi- Sebze çorbalarını sevmeye çalışın. Özellikle sebze yemekte zorlanıyorsanız tüm sebzeler ile bulgur, soğan ve bol domatesli çorba yapın- Haftada 1- 2 gün yumurta yemekten korkmayın. Dilerseniz 1 yumurta sarısı ile 3 yumurta beyazını karıştırın böylece daha az yağ ve kolesterol daha çok protein ve kalsiyum almış olursunuz.- Fiziksel açlık ile duygusal açlığı ayırt etmeye çalışın. Sakın cesaretinizi kaybetmeyin. Hiçbirimiz mükemmel değiliz ve her zaman aynı disiplinde olamayabiliriz. Hep pozitif düşünün.- Öğün atlamayın. Atlanan her öğünden sonra, diğer öğündeki besin tüketimi daha fazla olmaktadır. Beslenmenizi bu konuda yeniden gözden geçirin. Az ve sık yeme prensibi ile metabolik hızınız artar, kan şekeriniz dengede olur ve açlık hissetmezsiniz.- Çeşitli beslenin. Hiçbir besin tek başına mucizevi bir özelliğe sahip değildir ve hiçbir besin de tek başına suçlu değildir. Hedefiniz hep ölçülü beslenmek olsun. Bu nedenle, herkes için ortak bir diyet öneren “sihirli diyet”lerin sizi başarıya götüreceğine inanmayın.- Bulunduğunuz yaşı sevin. 30 yaşından itibaren metabolizmanız her yıl yavaşlar. Bu sebeple, her yaşın güzelliğini çıkarın. Eğer zamana karşı kendinizi korumak istiyorsanız, sadece yediklerinizi azaltmak bir çözüm olamaz. Çünkü bu, sürekli daha az yemek zorunda kalmak demektir. Çözüm için hareketinizi artırın.- Zeytinyağını ve yağlı tohumları tercih edin. Zeytinyağının kalp dostu olduğu birçok araştırmada kanıtlanmıştır. Ancak tüm yağlar gibi, 1 gramı 9 kalori içerir ve fazla tüketimi şişmanlığa sebep olur. Yağlı tohumlara da dikkat edin bu besinler sağlıklıdır ama kaseler dolusu yediğiniz zaman değil, 10 fındık veya badem veya 3 ceviz 1 tatlı kaşığı yağa eşittir, ölçülü tüketin.- Kalori saymayın dengeli beslenin. Dengeli beslenebilmek için her öğünde 5 temel besin grubundaki yiyecekleri bir arada tüketin. Bu şekilde beslenme, besin öğeleri arasında dengeyi sağlar. Yeterli beslenebilmek için sadece kalori saymanıza gerek yok. Temel besin gruplarından hangi miktarda yemeniz gerektiğini bilmeniz yeterlidir.- Etiket okumaya başlayın. Kendi kendinizi kontrol ederken ve doğru besini ararken, mutlaka etiketleri okuyun. Besinlerin kalori, yağ ve tuz değerlerini, son kullanma tarihlerini inceleyin.- Günlük beslenmenizde süt yoğurt veya ayrana yer verin. İçerdiği kalsiyum ve proteinin yanı sıra kilo kontrolünde de süt tüketimi çok önemli. Her gün 1 -2 bardak tüketmiş olmaya gayret edin. Az yağlı seçimler de yapabilirsiniz